28 Ocak 2011 Cuma

Devre arası & Nostalji & Transfer

Uzun bir ara vermek zorunda kaldım Bloga. Normaldir sağlık sorunları ailede diz boyu oldu. İnsan böyle zamanlarda büyüdüğünü hissediyor adeta. Bir anda ne olduğunu şaşırıyorsun.

Dönelim konularımıza...

Devre arası bitti. Lig başladı. Kimine göre iyi bir devre arası geçirip tekrar takım olduk. Kimine göre kadromuz yetersiz ve ne yaparsak yapalım bir sonuç alamayacağız. Ben size duyduklarım ve bildiklerimi aktarayım takımla ilgili.

Öncelikle çalışmaların İstanbul ayağının gayet vasat, moralsiz ve tek düze geçtiğini belirtmekte fayda var. Alex'in kontrat sıkıntısı, Aykut Hoca'nın moralsizliği, takımın üstüne çöken karamsar hava derken takım için koş koştan başka hiçbir işe yaramayan bir çalışma dönemi oldu Samandıra'da. Kafasında takımı bitirmiş olan Kazım ile Gökhan Ünal'a yol verildi. Kazım'ın bedelsiz bırakılmasının sebebi kulüpten 2011 senesi içinde alacağı Aralık ayı taksiti dahil 1,3 mio€ olması idi. Neticede sene sonunda hiç oynamadan bu kadar para alacağına, bonservisi alacağı karşılığı verilerek serbest bırakıldı. Galatasaray'a gitmesi bazı insanları endişelendirsede Aykut Hoca'da, Hagi'de geride kalan tüm futbol camiası Kazım'dan birşey olmayacağını biliyor. Adamın transfer sebebi tamamen taraftarı havaya sokmak içindi ancak tam tersine gayet olumsuz karşılandı bu transfer. Orada da başarısız olacaktır. Bence yönetimin son dönemde yaptığı en olumlu hareketti Kazım'ın bırakılması. Ona verilen şans hiç bir oyuncuya verilmedi. Tüm Fenerbahçe kariyerine bir Gs, bir Chelsea ve bir de Honved maçı sığdırabilen, diğer maçlarda vasatı hiç bir zaman aşamayan, tek yaptığı orta yapacağına çaprazdan abuk sabuk şut vuran bir adamdan bahsediyoruz. zaten Baros olurda dönerse kendisi yedek kulübesine hapsolur oradan da alemlere akmaya devam eder.

Gökhan kendi ayrılmak istedi oynama şansı yakalayabilmek için. Bedelsiz kiraya verildi. Neticede forma girerse çok çok kötüde olsa bir alternatif olabilir. Tekrar yazıyorum kendisi bence büyük takım oyuncusu değildir.

Samandıra'daki keyifsiz antremanları, Yeni Malatya maçı takip etti. Ruhsuz, şuursuz futbol kupadan elenmemize neden oldu. Dediğim üzere o ana kadar takım birbirinden tamamen kopuk ve umursamazdı. Oyuncular adeta antremanları bitse de gitsek modunda yapıyordu. Bunun sonunda olan da her zaman olduğu gibi taraftara oldu. İğrenç bir mağlubiyet daha hazmetmek zorunda kaldık. Olanlar ise o andan sonra oldu. Tüm takım Malatya'daydı. Canı burnuna gelen ve kesin olarak kovulacağını düşünen Aykut Hoca kimi şehir efsanesi olduğunu düşünsede o iki cümleyi söylemiş. " Hepinize teşekkür ederim. El birliğiyle amacınıza ulaştınız. " Bu iki cümleden sonra kapıyı vurup çıkmış. Yabancılar tercüman vasıtasıyla ne olduğunu öğrenmeye çalışırken Emre inanılmaz bir çıkış yapmış. " Eğer bugünden sonra elini taşın altına sokmayacak varsa bu soyunma odasından ....... gitsin. " Ortam iyice gerilmiş. O ana kadar gıkını çıkarmayan bir ton futbolcu birbirine sen şunu yapmıyorsun sen bunu yapmıyorsun diye çıkışmışlar. Kavga gece otelde de devam etmiş. Emre, Alex ve zannedersem Volkan başkanla konuşup suçun kendilerinde olduğunu hocayla alakalı olmadığını söylemişler. Başkanın açık söylemek gerekirse öğrendiğim kadarıyla zaten Aykut Hoca'yı kovmak gibi bir düşüncesi yokmuş. Ancak oyuncuların bu desteğini görünce Başkan, Hocayı aramış ve çık yarın basın toplantısı yap soruları yanıtla ve rahat ol seninle ilgili bir problem yok demiş. Oyuncuların kendi aralarında konuştuğu olaylar arasında gazetelere de çıkan bu adam bizi bir kere olsun satmadı ama biz onu hep yüz üstü bıraktık lafı gerçekten söylenmiş. Lafın sahibi tahmin edeceğiniz üzere gene Emre.

Aslında bu olan tüm olaylar Zico dönemini anımsattı bana. Zico döneminde de bir dönem kötü sonuçlar alınmış ve oyuncuların özellikle Tümer, Ümit ve tuncay önderliğinde kitlenmesiyle olaylar pozitife dönmüştü. Hatta başkan Zico'nun kardeşi ile kavgasından sonra tüm ekibi kovmayı düşünmüştü. Hatta olayın ertesi günü Spalletti'ye açık çek verilmişti. Daha sonra ise kararından vazgeçti. Bu olaydan vazgeçmesinin temel sebebide oyuncuların, hocaları ile kitlenmesi olmuştu. Size açık söyleyeyim. Şu anda takımdaki 26 kişiden sadece 3-4 oyuncu hocayı sevmiyor. Geri kalan hepsi hocayı gayet sahiplenmiş durumda. İsimleri zaten az çok tahmin ediyorsunuzdur. Kafanızda olmayan tek ismi söyleyeyim. O da Stoch. Aralık ayında başka takıma kiralık olarak gitmek için  yönetime başvurmuş ancak olumlu cevap alamamış. Devamlı yedek kalmaktan rahatsız ve transfer döneminde kandırıldığını düşünüyormuş. Ona çünkü takımın taşıyıcısı olucan, en önemli parçası olucan gibi sözler söylenmiş. Kendisinin düşük form durumunu pek göz önünde bulundurmuyor anlaşılan. En önemli sorun bu tip adamlarda her zaman söylediğim üzere aldıkları para. Bir oyuncu düşünün. Hayatı boyunca maksimum 250.000€ kazanmış. Siz adama bir anda 8 senelik parasını 2 mio€ verirsen böyle adam rahatlar ve düşer. Sayısal çıkan gariban çiftçi olayı.

Bu olayların hepsinin sonunda Antalya kampı tam olarak kenetlenip, tekrar takım olmanın yolunun açıldığı bir periyod olmuş. Takımın önde gelenleri devamlı motivasyon toplantısı yapmış. Selçuk'un neden bir anda ilk 11'e girdiğini de söyleyim. Emre hocayla konuşmuş. Yanımda tekmeye kafa uzatan adam oynasın bende rahat olayım hocam Cristian'la oynarken rahat ileri gidemiyorum, Selçuk yanımdayken daha rahatım diye bir konuşma yapınca Selçuk yeni transfer gelene kadar ilk 11'e girmiş.

Ve herkesin merak ettiği konu transfer. Öncelikle daha önce bu blogda yazdığım bir isim gündemimizdeydi. Ben birazda ondan yazmıştım hem twitter'a hem buraya. Granqvist devre arası alınmak istendi ama olmadı. Ancak sene sonu büyük ihtimalle formamızı giyecek. Ben bu olayı Kasım ayında duymuştum. Sonra  dedikodular çoğaldı. Arkadaşın bloga girme sebebi buydu. Herkes haber çıktıktan sonra nereden duyduğumu sordu. Onu tabii ki söylemeyeceğim ama keşke defansa Granqvist'i ileriye de Huseklepp i alsak tweet'i tesadüf değildi belli bilgiye dayalı idi. Huseklepp sonra gündemden düştü ama Granqvist er ya da geç formayı giyecek gibi gözüküyor.

Aykut Hoca'nın basın toplantısında bahsettiği ismi soruyor herkes dünden beri. Bildiklerimi söyleyeyim o zaman. Veloso haberleri doğru. Genoa ile kiralık olarak anlaşıldı ama satın alma opsiyonunu daha vermeye yanaşmamışlar. Bizde kiralık almak istemiyoruz. O yüzden o transfer şu an zor. Ama tabii son gün neler olur bilemem. Ağırlıklı olarak üstünde durulan isim Matuidi. Orada da oyuncu ile ilgili birkaç sorun var. Ama aşılamayacak şeyler değil neticede her zaman para konusur bu işlerde biliyorsunuz. Ben en yakın olarak kulübe Matuidi'yi görüyorum. Bir muhabir arkadaşımla dün gece konuştum. Bana gene bir keşif yapmış olabilirler abi süpriz bir isme hazır olmak lazım dedi. Neticede ucu çok açık. O yüzden pek üstünde durmadım. Duyduğum isimler bunlar. Bana Matuidi en ağırlıklı ihtimal olarak geliyor. Zira kendisi ön libero, sol bek hatta gerekirse defans oynayabiliyor.

Üşenmedim tekrar yazdım. Sonuna da dünkü gelişmeleri ekledim :)

Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder