27 Ekim 2010 Çarşamba

Bursaspor Maçı Öncesi...

Yarın ligin belki en kritik maçına çıkıyoruz. Bir galibiyet ile geçen haftaki üzüntümüz komple değişebilir. Nedenine gelince. Bundan sonra zor maçımız yok. Tabii ki hiçbir maç sahada oynanmadan kazanılmıyor ancak düşündüğünüzde ligin tepesinde olan Bursa, Kayseri , 8jk, 6s ve Trabzon maçlarını bitiriyorsunuz. Bundan sonra hep sıralamada aşağıda olan takımlar ile mücadele edeceğiz. Bu yüzden ben asıl bu haftanın en önemli maç olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize en önemli rakipleriniz birbirleri ile didişirken siz düşmeme mücadelesi içinde olacak takımlar ile oynayacaksınız. Biliyorum geçen senelerde en önemli handikapımız bu takımlara puan vermekti ancak şu anki kadro yapımız ve oyun stilimiz itibari ile bizim artık bunun gibi puan kayıplarını 8 maçta 1 yaşayacağımızı düşünüyorum.

Yarınki maça gelince. Sahaya %80 Volkan - GG - Bilica - Yobo - Santos - Emre - Topuz - Stoch - Kazım(Caner) - Alex - Semih ( Niang ) 11'i ile çıkacağız. Ben bu kadronun rahatlıkla Bursaspor'u yeneceğini düşünüyorum. Santos'u koymamın sebebi ise taktik idmanda Aykut Hoca'nın uzun bir süre önde Caner arkada Santos'u oynatması. Bu durumda büyük ihtimal Kazım'ı kulübeye çeker. Hoca belli ki 6S maçında yaptığı orta sahayı teslim etme yanlışını farketmiş o yüzden hafta boyu çözüm arayışındaydı.

Bursaspor bence tamamen şişirilmiş bir takım. Ben hala söylüyorum. Biz bu kadar kötü olmasak, ezeli rakiplerimiz ( gerçi artık onlara rakip demeye dilim varmıyor. ) bu kadar çapsız olmasa inanın adamlar da hiç bir şey yok. Küçük takımlar sağolsun bize motive olduklarının 10'da biri Bursa'ya motive olsalar görürüm onları 2 beraberlikle mi yollarına devam ediyorlar. Görüyoruz Avrupa'da inşallah ilk gol pozisyonlarına girerler bir ara.

Yarın ki maçta panik havası olmadan sakin futbolumuzu oynarsak fazla sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum. Niang hele oynarsa Fenerbahçe galibiyetinden adım kadar eminim diyebilirim. Rakibin en büyük silahı duran toplar olabilir bize karşı ancak aldığım haberler Ali Tandoğan'ın oynaymayacağı yönünde. Bu yüzden büyük ihtimalle orada da eski etkinliklerinde olamazlar.

Ligin en kritik maçına çıkıyoruz. Bir galibiyet bahar havasına geri dönüş yaratır. Ondan sonrada iddia ediyorum en az 5 puan farkla ilk yarıyı lider bitiririz.

BUNU AÇIKLA BÜLENT YILDIRIM !!!!!!!!!!!!!!!

Türk futbolunun geldiği noktayı özetleyen güzel bir resim görüyorsunuz üstte. Artık Spor Toto Süper Ligi'nde uçarak tekme atmak serbest. Ama önemli olan formanızın rengi. Sarı ve lacivertten oluşan bir forma ile yeşil sahalara adım attıysanız işiniz zor demektir. Geri kalanlara ise hiç sıkıntı yok. Bunu neden mi buraya taşıyorum. Bu konu gündem de kalmasa dahi bir şekilde tüm muhabir arkadaşları devreye sokarak olayı sıcak tutucam.

Tarih 22 Şubat 2010. Fenerbahçe kendi sahasında Bursaspor ile oynuyor. Maçın 82.dakikasında Fenerbahçe ceza sahası içinde oluşan bir pozisyonda hakem tereddütsüz endirek serbest vuruş veriyor. Nedeni Bilica'nın ayağını tehlikeli uzatması. Hakem kim mi ? BÜLENT YILDIRIM.  Biri şu iki pozisyon arasındaki yorum farkını açıklasın. Başka bir şey istemiyorum.




EY FENERBAHÇE'LİLER. UYUMAYIN!!!!!! İNCE İNCE DOĞRANIYORUZ....







26 Ekim 2010 Salı

Yükselen maliyetler ve Pilot takım uygulaması


Gördüğünüz amblem benim çok sevdiğim bir takımın. Kendileri Danimarka'nın köklü kulübü Viborg FF. Kendileri ile tanışmam bahis dünyasına adım atarak iskandinav liglerindeki inanılmaz ekmeği fark etmem ile oldu. Kafaya oynayan sürpriz takımdı Viborg FF.  Kendi sahasında Copenhagen ve Brondby'e kök söktürüp sürpriz skorlarla çok güzel paralar kazandırmıştı zamanında bana. Niye bu takımı örnek mi verdim. Şöyle izah edeyim size. Viborg küçük bütçesi ile büyük işler başardıktan sonra sponsorunun yaşadığı ekonomik sorunlar sonunda ufalmak zorunda kaldı. Bunun doğal sonucu olarakta önce güçlerini kaybettiler, sonra 2.lige düştüler ve son olarakta kulüp satışa çıktı. Zamanında uzun uzadıya araştırmıştım. Rakamı size hatırladığım kadarıyla söyleyeyim. 1,3 mio €'ya kulüp satıldı. ( Tüm branşları ile ) Şimdi size neden bundan bahsediyorum.

Günümüzde transferde inanılmaz rakamlar dönüyor. Yanlış harcanan paralar. Sabır gösterilmeyen oyuncular, erkenden kaybedilen genç yetenekler. İskandinavya'nın iklim yapısı vs. belki bize bire bir paralel değil ancak ortada şöyle önemli bir fırsat var bu konuda. Zaten takımımızın bundan sonra yöneleceği pazar belli ki Avrupa ve Afrika. İskandinavya'nın genel lig yapısını incelediğimizde zaten açıkça ligin genç brezilyalı, afrikalı ve iskandinav oyunculardan oluştuğunu görüyoruz. Şimdi şöyle bir hesap yapalım. Bir takımı 2 mio €'ya satın alsak herhangi bir iskandinav liginden. Sonra 20 tane 500.000€'ya genç oyuncu Afrika'dan, İskandinav ülkelerinden ve Brezilya'dan transfer edip bu takımın kadrosunu oluştursak. Başına 1 mio €'ya gençlerle başarılı bir şekilde çalışabilen bir teknik direktör getirsek. Üstüne bir de senelik 2 mio € genel gideri olsun bu takımın. Toplam maliyet 15 mio € oluyor. Şöyle düşünelim. Bir Stoch transferi için 6,5 mio € bonservis oyuncuya vereceğimiz senelik 2,5 mio € yu katarsak 4 senelik maliyeti zaten 16,5 mio€'ya geliyor. Yani bu demektir ki bir tane genç oyuncu çıkarabilirse bu takım senede o zaman zaten neredeyse kuruluş amacına ulaşır. Tam verim alamayıp diğer takımları satılacak oyunculardan gelecek paraları filan hesaplamayalım bile. Size çok net bir örnek vereyim. Djiby Fall'ı herkes Fenerbahçe - Randers maçlarından hatırlar. Adama hayran kalmıştık. Tek başına tüm stoperlerimizi birbirine vurmuştu adeta. Randers'a Vitre adlı bir Fransız takımından bedavaya geliyor Djiby. Randers'ta başarılı bir sene geçirince Araplar hemen atlıyor ve 1.3 mio€'ya transfer ediyorlar Djiby'i. Orada önemli bir sakatlık geçirince Odense'ye Danimarka'ya geri dönüyor 880.000€'ya. Orada yılın oyuncusu olup 4 mio€'ya Lokomotiv Moskova'ya gidiyor. Baktığınızda neredeyse maliyetsiz keşfedilen bir oyuncu için çok önemli rakamlar. O yüzden işte tabela stresi olmadan yerel ligi gelişime açık bir ülkede düşük maliyetle bir takım alırsak ileride transferde hangi yabancıyı alacağız diye düşünmeyiz. Aynı şekilde kendi genç yeteneklerimizden de iki üçünü yollarsak, hem bank asya gibi sertliğe dayalı bir ligde sürünmekten kurtarırız, hem dil bakımından yetişirler, hem de avrupa futboluna erken adapte olurlar.

Sadece bir sene bir oyuncu az alalım ama bu yatırımı yapalım bence.

Yorumlarınızı bekliyorum.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Derbi sonrası Aykut Hocaya sadece tek bir cümle.

Bir derbi daha bitti. Gene sonuç aynı. Maalesef hüsran.

Çocukken bana rahmetli Cihat Arman bir öğüt vermişti hala kulaklarımda çınlar bunun gibi maçları izlerken. Daha 7-8 yaşındaydım hatırlamıyorum kazma mıydım ya da beceriksiz mi hep kaleye koyarlardı beni. Bir gün adalar vapurundan Cihat Arman'ı alıp kulübe götürecektik babamla. Babam o zamanlar söylemişti birazdan göreceğin insan kuş misali bir oradan bir oraya uçar; şimdiye kadar hiç seyretmediğin, görmediğin bir stili vardır. Tarihimizin en önemli iki üç insanından biridir vs. Çocuk aklı tabii hiç önemsememiştim o kişinin kim olduğunu. Benim derdim mahalle maçında hep yenildiğimiz alt sokağı nasıl alt edeceğimizi ondan öğrenmekti. Malum tarihin en önemli insanlarından biriyse futbolu da çok iyi biliyor olmalı idi. Dedim ki Cihat dede size bir şey sorabilir miyim ? Gayet gür bir sesle " Sor bakalım iki buçukluk." dedi. Biraz rahatlamıştım. Hemen konuya girdim. " Biz arkadaşlarla takım kurduk alt sokakla maç yapıyoruz ama hep yeniliyoruz. Ben kaleci oynuyorum çokta kötü oynamıyorum ama bir türlü yenemiyoruz. " Güldü. "Sen gol yesende yemesende yenilirsiniz iki buçukluk." Sanki maçları seyrediyordu da ahkam kesiyordu gibi düşünmüştüm. Babama kızıyordum bir yandan futbolun her şeyini bilen adamın vereceği fikir bu mu olacaktı bana. Arabada biraz sessizlik oldu. Sonra döndü bana ve sordu. " Kaç kişi sizin takım ufaklık ? " Dedim 6 kişiyiz bir de ben 7. Gene sordu " kaç kişi defansta oynuyor ? " Dedim biz mümkün olduğunca gol atmaya çalışıyoruz ki karşı takımı yenelim. Durdu bana baktı bayağı büyük bir gülümseme suratına hakim oldu. "Kulübe gidince odama gel sen bir iki buçukluk." dedi.

Merak etmiştim sonunda mahalle takımını kurtarabilecek miydim ?? Kulübe varır varmaz koştum yanına gittim. Elinde bir kitap vardı. Güzel bir tebessümle " Okuma yazman var mı ufaklık? " diye sordu. Dedim var. "Al bu kitabı" dedi. "Bunu oku ve anla niye yenildiğinizi." Gene hayal kırıklığına uğramıştım. Futbolun her şeyini bilen adam bana sadece bir kitap vererek olayı çözmüştü güya. Daha sonra dayanamadım sordum. Ben bunu okurum ama sonunda yenebilecek miyiz ??  "Sabırsız bir ufaklıksın" dedi ve ekledi " Bir sonraki maçınız ne zaman ? " Heyecanla cevap verdim. Yarın!!! Duraksadı, güldü, eline ufak bir kağıt aldı ve kalemi ile bir şeyler çizdi. Meraklı gözlerle onu izlerken " Gel bakalım buraya " dedi. Gittim bir baktım kağıdın üstünde çarpı işaretleri var. " Bak Ogün " dedi. " Sen kaledesin, şurada gördüğün iki çarpı senin defansın. Onların önündeki üç çarpı orta saha. Sadece bir çarpı ileride olacak sadece bir kişi ileride bekleyip gol atmaya çalışacak bir de böyle deneyin bakalım nolucak" dedi. Ama bizim orada önemli olan gol atmak dedim . " Siz böyle oynayın merak etme golde atarsınız, rakibinizi de yenersiniz" dedi. Tabii ki inanmadım ama gene de tamam dedim yarın böyle oynayacağız. Kitabı da imzalayıp verdi "Al ufaklık, derslerinden boşta kaldığın her an bu kitabı oku" dedi. Akşam oldu kafamda binbir soru işareti ertesi günü bekledim. Maç başlamadan evvel hiç unutmayacağım şu konuşmayı yaptım. " Arkadaşlar dün FB tarihinin çok önemli bir insanından taktik aldım, böyle oynarsak yenecekmişiz. " Uzun uzadıya anlattım sen burada sen burada diye. Kağıdı o kadar itina ile saklamıştım ki üstünde bir buruşukluk dahi yoktu. Maç oynandı bitti. Gene yenememiştik. Ama bu sefer berabere kalmıştık. 3 gün önce 15 fark yediğimiz takım ile berabere kalmıştık.

Bunca uzun bir anımı niye mi anlattım. Dünkü maça o kadar benziyor ki . Birinin artık Aykut Hoca'ya 4 ofansif geri dönmeyen oyuncunun bir takım için lüks olduğunu anlatması gerekiyor.

Merak etmeyin. Rahmetli Cihat Arman'ın lafını bilerek yazmamıştım. Sona sakladım.

" Oğul sen istediğin kadar iyi kaleci ol; orta sahan boş ise yapacağın tek şey kaleden top çıkarmaktır."

Toprağın bol olsun Cihat Dede.

21 Ekim 2010 Perşembe

Derbi Öncesi Son Gelişmeler

Korktuğumuz başımıza gelmedi. Herkesin içi rahat olabilir Samandıra'da son derece ciddi bir atmosferde çalışıyormuş takım. Şöyle izah edeyim. Aykut Hoca geçen gün Sigma maçından sonra Sami Yen'de 1-0 yendiğimiz maçın kasedini izletmiş takıma. Sonra da maçın tarihçesini anlatmış. O zaman gene bir ton sorunlarla boğuşan Fenerbahçe, avrupa'dan başarıyla dönen 6S'yi fark yemesi beklenirken inanılmaz bir mücadele ile yenmiş ve herkesi ters köşeye yatırmıştı. Futbolcuların bunu izlerken bayağı şaşırdıklarını ve dahası bu rekabetin büyüklüğü hakkında dahada net fikir sahibi olduklarına eminim.

Ciddi oynadığımız anda maçın açık ara favorisi biziz zaten. Kadro olarak gerçekten şu anda adamların çok üstündeyiz ve üstüne üstlük sonucu değiştirecek bir çok ayağımız var ekstra olarak. Dua edelim de Misimoviç ve Elano sahada olsun. Böylece orta sahanın tüm mücadele gücü düşmüş olur. Orta sahayı almamız demek maçın farklı bitmesi demektir zira 6s savunması asla Alex Niang Dia üçlüsünü durdurabilecek özellikte değil. Solda Hakan ya da Insua kim oynarsa oynasın sakar ve ağır. Sarbi'yi yazmaya gerek bile yok. Servet deseniz Niang ile mücadele etmekten büyük ihtimal orta sahadan kaçan oyunculara müdahele edemeyecek.

Ben bu maçta forvet oyuncularımızdan ziyade orta saha oyuncularımızın pozisyonlarda etkili olmasını bekliyorum. Niang duvar vazifesi görecektir. Ayrıca yapacağı çapraz koşular ile Alex - Emre ve Topuz'a yer açacaktır. Maçın tansiyonu kesin yüksek olacak. Ben skor olarak geriye düşmeleri durumunda 6s takımından bir ya da iki kişinin kırmızı kart görebileceğini düşünüyorum zira stres hat safhaya ulaşıcak ve üstüne üstlük bu sefer taraftarlarıda inanılmaz derecede protesto edecektir maç içinde olası bir 2 farklı mağlup duruma düşmelerinde.

Stoch muhtemelen yedeklerde maça başlayacak. Sonuca göre kendine 2.yarıda şans bulacaktır. Hocanın tribüne çıkacak yabancı konusunda sıkıntıda olduğu söyleniyor. Zira derbi maçında Bilica'nın kulübede olmasını istiyor. Ancak öyle bir durumda Santos ile Cristian arasında kalacak. Cristian'ı da oynatma ihtimali yüksek o yüzden bu sefer Santos'u tribünde görebiliriz. Gerçi ben hala Caner'den çok korkuyorum. Defans oyuncusu olmadığı için kart görme potansiyeli çok yüksek. O konuda umarım maçta sıkıntı yaşamayız.

Ve son olarak kapanışımızı yapalım.

Mamadou + Dia + Yobo = 1mt

Transfer çalışmaları...

Az önce yeni bir bilgiye ulaştım. Selçuk İnan konusunda Sadri başkan ile bizim başkan görüşmüş. Şöyle ilginç bir anlaşma gündemdeymiş. Bonservisi için 2mio€ ödenecek ancak seneyi Trabzon'da bitirecekmiş. Başkan Trabzon ile ilişkileri bozmak istemiyormuş. Bu anlaşmanın bu şekilde konuşulmasının  sebebi de Rus kulüplerinin devre arası Selçuk'u kadrosuna katmak istemesiymiş. Ayrıca Trabzon Semih için bizden izin istemiş. Aziz başkan Semih nasıl isterse saygı duyarız demiş.

Sıcak bilgi hemen geçeyim dedim.

19 Ekim 2010 Salı

Derbi Öncesi

Gerçekten şu sıralar gözlerime inanamıyorum. Yönetim nasıl böyle yanlışlar yapıyor anlamak imkansız. Derbi öncesi T-shirt bastırmak neyin nesi ??? Bunun taraftarı gaza getireceğini filan mı sanıyorlar ??? Ya da oyuncuları ?? Saçma işler bunlar. Rakip zaten çok kötü durumda, adamlar zaten son senelerdeki en rahat derbilerine çıkıyorlar çünkü onlar için şu gerçek var. Yenilirlerse hoca kötüydü o yüzden yenildik. Yenerlerse hocaya rağmen yendik. Adamlar ilk kez stressiz Fenerbahçe maçına çıkıyor senelerdir. Biz napıyoruz ?  Oyuncularımızı, camiamızı rehavete sokmak için kendi elimiz ile T-shirt çıkarıyoruz. Bir boka benzese anlayacağım ama tasarımı da rezil.

Bence yaptığımız büyük hata. 6s'nin bizim karşımızda başına ne geldiyse hep zamanında bize yaptıkları saygısızlıklardan geldi. Sigma'ya yenildik, 5 olur dediler Aykut çatala çaktı. Kale yetmez basket potası takalım dediler Johnson ampul gibi astı. Bunlar önemli donelerdir derbiler hakkında. Eğer işinize saygınız, rakibinize saygınız yoksa futbol tanrılarıda size saygı duymaz.

Akıllı olalım derim. İlk kez bir derbiden önceki havayı beğenmiyorum. Rakip ne olursa olsun ezeli rakibimizdir. Unutmayın, maç gazozuna bile olsa çatır çatır geçer.

Kesinlikle biz favoriyiz altına her türlü imzamı atarım. Ama en önemlisi favoriysek bile onların 6s olduğunu farkedip öyle sahaya çıkmamızdır. O zaman işte beklediğimiz güzel oyun ve farklı skor gelir anca.

Mamadou + Dia + Yobo = 1 mt diyerek yazımı tamamlıyorum :)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Konyaspor : 1 FENERBAHÇE : 4

Tahmin ettiğimiz gibi bir maç oldu. Hocanın Niang tercihi beni şaşırttı açıkçası. Hiç ama hiç beklemiyordum onu riske edeceğini. Neyse kazasız belasız atlattık maçı. Maçın geneline bakınca Alex olmadığında iki hızlı kanat oyuncumuzun üstüne yükün bineceği aşikardı. Bir sene evvel hakkında methiyeler düzülen Keita'yı hatırladıkça, yorumcuların Dia hakkında bu kadar sessiz kalmasını anlayamıyorum. Adam kendini yalandan atmayıp rakibe pislik yapmıyor diye sanırım hak ettiği saygıyı göremeyecek. Şu an içi en az Alex kadar değerli bir hucum silahımız Dia. Adam eksiltiyor. 0'a iniyor. Orta kesiyor ve en önemlisi kafası hep havada. Yani adam bakarak orta yapıyor, pas veriyor. Bunu çoğu kanat oyuncusunda göremezsiniz. Çok ama çok önemli bir özellik.

Rakip bizim ayarımızda değildi. Klasik bir Ziya Doğan takımını. Baltalar ordusu. Herkesi tekme ile sindirmek temel oyun prensipleri. Ama tabii papaz kaç kere pilav yerdi onu sorgulamak lazım. Devamlı bu zihniyetle giderlerse Bank Asya cingılını daha çok duyarlar kulaklarında. Takım olarak koskoca bir hiçler. İleride ki santrafor biraz kafası çalışan bir adam başka göze batan bir tane oyuncuları yok. Bu arada çok komik bir olay gördüm dün. Bizim yaydan frikik kazandı Konya. Parma'da oynarken frikikleri atan Montano dururken bizim 500 frikikte 1 gol atan Erdal topu önünden aldı adamın. Gözlerime inanamadım. Tamam adam eski Montano olmayabilir ama adamın kariyerine hürmet en azından.

Al gülüm ver gülüm yaparak geçen ikinci yarının ardından maçı 4-1'e kitledik. Baktığımızda önemli bir galibiyet. Haftaya olası bir 6s galibiyetinde ligde çok avantajlı bir konuma gelebiliriz. Konya deplasmanını kara kış gelmeden kayıpsız geçmek çok önemli bence. Rakipler hep gidecek düşme derdindeyken adamlar karda kışta. Fikstürümüz avantajlı bakmayın. Trabzon gitti. Kayseri gitti. 2 hafta sonra Bursa gidecek. Konya gitti. Deplasman denebilecek yerler ilk yarıdan bir bir gidiyor. Derbiler mi dediniz ??? Keşke  her maç derbi olsa :)))

Not : Koyduğum fotoğraf takımın havasının nasıl olduğunu sanırım en iyi özetleyen tablo.

Konya Maçı Öncesi

Tam 11 puanlık bir maça çıkıyoruz bugün. En önemlisi eğer önümüzdeki iki maçtan 6 puanla çıkarsak, işte o zaman bence 6S'yi ligden kopartmış oluruz. Bu kadar moral bozukluğunun altından kalkamazlar diye düşünüyorum. Konya maçı öncesi Alex sakat İstanbul'da bırakıldı, Niang ise kadroda ancak ben Aykut Hoca'nın onu Konya'nın patates tarlası sahasında oynatacağını düşünmüyorum. Hem bozuk saha hem de rakibin balta stoperleri böyle adale sakatlıkları için ciddi tehlikedir o yüzden ben Niang'ı kulübe de bekliyorum bugün.

Takım muhtemelen : Volkan - GG - Yobo - Lugano - Santos - Emre - Topuz - Stoch - Dia - Özer -Kazım 11'i ile sahaya çıkacaktır diye düşünüyorum.

Kazım'ın yerine Semih'i görürsek şaşırmamak lazım ancak ben hocanın Kazım'a iyi çalışmasının ödülünü vereceğini düşünüyorum.

Maça gelince. Konya'nın defansif yapısı pek kuvvetli değil. İleri uç oyuncuları da ağır. Savunmamız için pek sorun teşkil etmeyeceklerini düşünüyorum. Maçın başında tempo yapıp skoru sağlarız diye düşünüyorum. İkinci yarı ise hepimizin alıştığı rolanti oyuna dönerek herhangi bir sıkıntı yaşamadan bu 90 dakikayı tamamlarız büyük ihtimal.

Maçın kilit oyuncusu Dia olur. Konya'lı oyuncuların bol bol kart göreceğini düşünüyorum Dia'yı durdurmak isterken.

Maçın rahat bir skora gelmesi halinde ise son 20-25 dk Gökay'ı sahada görebiliriz. Aykut Hoca'nın bir süredir onu forvet arkası denediğini belirteyim. Bu maç eğer rahat bir skorda giderse Gökay'ın şans bulması için ideal bir mücadele olabilir.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Milli Maç ardından...

Erdal http://riqfutbol.blogspot.com/2010/10/sayn-hiddinke-sorular.html 'da çok güzel bir sorular kümesi oluşturmuş. Bende kafamda onunla paralel örtüşenleri altına yazdım. Bakın isterseniz. Gerçekten çok yazık bize.

12 Ekim 2010 Salı

Batman'da hazırlık maçımız...

Saat 15:00'te Batman karması ile Batman'da oynayacağımız maç için kentte cidden bir bayram havası hakimmiş. Demin kafile ile giden bir muhabir arkadaş ile konuştum bana ufacık bir çocuğun Alex'i uzaktan gördüğünde sevinçten nasıl ağladığını tasvir etmesiyle cidden oradaki insanlar için bu kadar ufak jestlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.

Büyükşehirlerde yaşayan bizler acaba bazı şeylerin farkında mı değiliz ? Babamın bir lafı aklıma geldi. Şükretmeyi gerçekten bilmemiz lazım. Bizim umursamadığımız ya da burun kıvırdığımız en ufak bir olay, bir başkasının dünyasını değiştirebiliyor.

Umarım maç oradaki insanlar için çok keyifli geçer.

Halkın takımı olma özelliği Fenerbahçe'nin bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Gelecek sene için transfer çalışmaları

Valla ilk haberi duyduğumda kulaklarıma inanamadım ama biraz araştırınca olayın doğru olduğunu öğrendim. Gelecek sene için ciddi derecede scouting çalışması başlanmış. Aykut Hoca'nın belirlediği 6 adet oyuncu varmış çeşitli mevkiilerde. Bu oyuncular sene boyunca izlenip aylık periyodlar halinde hocaya raporlanacakmış.

Bence çok olumlu bir gelişme. Ayrıca gurbetçi oyuncularla ilgili de bir çalışma varmış ancak bunun detayını öğrenemedim tam olarak. Takımdaki Türk oyuncu sayısının artması gerek ancak yurt içi piyasada gerçekten beklendiği patlamayı yapan oyuncu hala yok. Ülke futbolu açısından gerçekten çok vahim bir durum. Gene 2000'lerin başı gibi her takımda 4-5 adet gurbetçi oyuncu olacağı günler sanırım yakın. Alt yapıların önemi o yüzden bir kat daha artıyor. Gökay'a, Okan'a, Berk'e gözümüz gibi bakmamız lazım.

Kazım konusunda bir haber vereyim. Eğer devre arasına kadar olumlu çalışmasını sürdürürse kendisine 2 senelik sözleşme teklif edilmesi düşünülüyormuş.

Bilica'dan haber vereyim. Cluj takımı ona teklif yapmamış. O menejerini Cluj'a kendini pazarlamasını söylemiş.

Santos'a gelen teklif haberi doğru değilmiş. Teklif sadece satmayı düşünüyor musunuz diye gelmiş. Herhangi bir rakam konuşulmamış.

Devre arasında yabancı transferi pek beklememek lazım. Çünkü kadro çok abartılı gelişmeler olmazsa bu şekilde kalacak. Abartılı gelişme dediğim sadece Bilica ile ilgili. Guiza dahil diğer oyuncuların gitme ihtimali pek yok zira Guiza şu anda Semih'in formsuzluğu nedeniyle Aykut Hoca'nın planlarında 2 numaraya çıktı.

Şimdilik dedikodu mahiyetinde duyduklarım bunlar. Duydukça paylaşırım zaten.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Cristian - Aykut Zirvesi...

Son saniye dedikodusu geldi sizlerle de paylaşayım. Cristian ile Aykut Hoca'nın başbaşa görüşmesinde Cristian yaptığı hareketlerden dolayı özür dilemiş. Ayrıca ailevi bir takım problemleri olduğunu o yüzden kafasını tam olarak futbola veremediğini de eklemiş. Ayrıca geri dönme gibi bir niyetinin olmadığını ve Türkiye'de çok mutlu olduğunu da söylemiş.

Aykut Hoca'nın bu tavır karşısında tepkisi basına da belirttiği gibi iyi çalıştığı zaman formayı alacağı yönünde olmuş. Ailevi sorun hakkında bilgi alamadım haber alan olursa eklemeyi yaparız.

Bana kalırsa Selçuk'un sakatlığından sonra olumlu bir gelişme. Çünkü Mehmet'in orada ne yapacağı bence tam bir muamma. Hala kendini tam olarak bulamadı.

Volkan Demirel

Geçen gün twitter üstünde Antu'da mod olarak görev yapan biriyle yaşadığım tartışmayı çoğunuz az çok görmüştür sanırım. Volkan için " Kendini bir maçta rezil etme be kardeşim. " gibi bir ifade kullanınca benim tepem atmış ve bayağı bir üstüne gitmiştim. Benim için durum çok açıktı. İmam osurursa cemaat sıçar. Antu'nun bugünkü haline niye geldiğinin ufak bir yansımasıydı aslında cuma akşamı yaşadığımız olay.

Volkan kaleyi Rüştü'den devraldığından beri onlarca hata yaptı. Doğaldır çünkü kalecilik mesleği belki de yeşil sahalarda en hatanın göze battığı yerdir. Bugün bir forvet boş kaleye gol atamayıp 3 dk sonra başka bir pozisyonu değerlendirdiğinde herkes onun kaçırdığı golü unutur. Ama kaleci öyle mi ??? 20 tane top kurtarsın ama bir tane gol yesin hatalı direk idam edilir verdi maçı diye.

Yukarıdaki fotoğrafı hepiniz hatırlıyorsunuz. Sevilla maçı. Volkan çok kötü bir performans sergileyerek neredeyse maçtaki 3 golüde hatalı yemiş ancak daha sonra penaltılarda kalesinde devleşerek kendini affettirmişti. Bu belkide Allahın bir lutfuydu çünkü kaleciler için böle geri dönüş şansları bunun gibi uç örnekler dışında mümkün değildir.

Konuya dönersek... Volkan hata yapar. Hatalı golde yer. Olmayacak işler de yapar. Ancak Volkan baktığınızda çok istikrarlı bir kalecidir. Senede belki 1 ya da 2 maç kaybettirir ancak 7-8 maçta kazandırır. O yüzden kimse gelipte adam için benim nezdimde "Kendini bir maçta rezil etme be kardeşim" diyemez.

Anket açıyorum konuyla ilgili blogta. Rica edicem oy verin. Antu'da açmak isterdem ama malum şakşakçılardan ne kadar objektif çıkar onu bilemediğimden en azından tarafsızlığına inandığım insanların oylarına bakmak istiyorum. Volkan'ın Fenerbahçe forması altında çıktığı maçların % kaçında kötü oynadığını hatırlıyorsunuz. Ya da Daum'un ifadesiyle sizi dehşete düşürüyor mu ??? Lütfen dürüst bir şekilde oylayın. Gerçekten genel hava cuma günkü gibi mi görmek istiyorum.

Çok teşekkür ederim.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Son zamanlarda çıkan oyuncu haberleri hk.

Gene herkes yazıyor çiziyor. Malum basın için ölü dönem ve bir yerlerden haber bulmaları lazım.

Mesela Bilica'yı arıyorlardı Pazartesi, bir sorsak bulmuşlar mı ??? Ya da Cristian her hafta gönderiliyor takımdan. Eğer Konya maçında Topuz ön libero işini kıvıramazsa acaba Cristian oynar mı ???? Kazım Gs ile ön sözleşme imzalamıştı. Ne oldu da yönetime boş mukavele verin imzalayayım dedi 10 dakika oynayınca mı kararı değişti ?? Hala köpeklerine tavuk, süt kuzu yediriyor mu ??? Alex devre arası gidiyordu. Acaba sene sonuna kadar buradayım demesi yalan mı ??? Vay hain kaptan... Volkan'ın eşi İngiltereyi istiyor. Burada dizi teklifi alamamış. İngiltere'de Eastenders'ta mı oynayacakmış. Kulüp hala Arsenal'in teklifini reddetmemiş mi ?  Guiza ameliyat oldu unutuldu. Hala onun için bonservis vermeden alalım teklifi yapan kulüp yok mu ? Semih'in sözleşmesindeki itilaf yüzünden hala Aziz Yıldırım Aykut'a baskı yapmıyor mu acaba oynatma gönder diye ??? Lazio Lugano'yu almayacak mı ?? Neden ama İtalyan pasaportu var. Santos'a Milan talip değil mi ?? Zaten adam kendine bakmıyor. Emre ile Yobo ırkçılık yüzünden birbirine giremedi mi hala ??? Aslını bilmeden ilk haber yapmak lazım malum. Aykut Hoca hizipçi değil mi yahuuu ?? Bütün takımı Oğuz ile birlikte karıştırırlardı. Stoch mutsuz değil miydi yahu ? Hocaya beni neden oynatmıyorsun diye hesap sormuyor mu hala ??? Özer zaten müzmin sakat saklıyor bizim uyanıklar. Gökhan Ünal mı ??? O alem yapıp duruyor hergün Ataşehir'de ya bilmiyor musunuz ?? Akmerkez'de basıldı ya. Caner desen adam Kendi gibi herşeyi pembe. Bekliyor tüm basın kız arkadaşından ayrılsında bizim senaryomuza geçelim diye. Gökhan desen kredi kartı borcu var kulüpten ek para istiyor devamlı. Selçuk Yunanlı sevgilisi ile geceleri gezer durur. Topuz hasta 8jk'lidir. Ama işte napsın çocuk geldi bir kere FB'ye oynuyor garibim.

Neredeyse Fener forması giyen herkes hakkında bir olumsuz haber çıkmış yakın zamanda. Basın bu kadar bizi birbirimize düşürmek için uğraşıyorken biz bu adamlara bunlara inanıp prim veriyoruz ya helal olsun alayımıza...

4 Ekim 2010 Pazartesi

Fenerbahçe : 3 Gençlerbirliği : 0

Öncelikle Mamadou ustaya saygılarımızı belirterek maç yazımıza başlayalım. Son senelerde forvetimizin kafa ile gol atıp üstüne bir de adam çalımlayarak 2.golü hazırlamasına alışık değiliz statta ecstasy etkisi yapıyor.

Maçla ilgili yazılacak fazla bir olay yok aslında. Çok güçsüz bir Gençlerbirliği iştahlı bir Fenerbahçe karşısındaydı. Sonuç zaten böyle bir birleşimde az çok belli oluyor. Niang ve Alex'in iştahlı oyunları GB için yetti de arttı bile. Beni mutlu eden olay artık Aykut Hoca'nın gereksiz Alex inatlaşmasından kurtulması oldu. Alex'siz Fenerbahçe gerçekten tuzsuz çorbaya benziyor. Artı Niang ve Dia'yı herhalde Kaptan'dan daha iyi besleyecek kimse yok şu anda takımda. O yüzden Aykut hoca'dan artık hepimizin beklentisi mevcut sistemi hızlandırarak oyun düzenimizi oturtması. Alex'in tempolu maçlarda yorulduğu zaman yerine ikame edecek zaten isimlerimiz mevcut Stoch-Özer gibi. O yüzden artık Alex'siz 11 sevdasını bu sene sonuna kadar rafa kaldırmamız lazım.

Son olarak Stoch konusuna değinmek istiyorum. Adam müthiş bir profosyonel. Sakatlığından sonra 11'i inanılmaz zorlayacak. Selçuk'un sakatlanması onun için yer açtı diyebiliriz. İç saha maçlarında Topuz büyük ihtimal ortada başlar ve kanada Stoch monte edilir. Ancak deplasmanda Aykut hoca ileride riskli 4 'lü Niang - Alex-Dia-Stoch'u oynatmaz. Birinin yerine koşan adam monte edilir. Burada kulübeye gelecek adam da büyük ihtimal Stoch olur.

Devre arası gene hareketli geçecek. Bilica'nın yollanması bildiğim kadarıyla düşünülmüyor ancak Cristian'ın son 15 gündür olan tavrı Aykut Hoca'yı bayağı kızdırmış. Kendisi ile Perşembe günü bir toplantı yapılacak. Eğer tavrında herhangi bir düzelme olmazsa Kasım ayında kendisi ile yollarımız ayrılabilir. Corintians ve Palmeiras'ın kendisi ile ilgilendiği biliniyor. Ancak ödediğimiz rakamı verebileceklerini sanmıyorum o yüzden büyük ihtimalle kiralık verilir eğer gidecekse. Ben  gene de orta yolun bulunup Cristian'ın takıma monte edileceğini düşünüyorum.