28 Aralık 2010 Salı

Stoper için isim netleşti

Kayseri ile transferi için görüşülen oyuncu Serdar Kesimal'mış. Hasan Ali Kaldırım için şu anda herhangi bir çalışmamız yokmuş. Bakalım Gökhan'dan ne kadar kazık girecek kulübe.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Transfer Gelişmeleri...

En son kulağıma gelenleri yazayım.

Gökhan Ünal'a rus takımından gelen teklif 1,5 mio€'ymuş. Pazarlıklar sürüyormuş. İç pazarda Kayseri ile bir takas üzerinde çalışılıyor ancak ne kadar muhtemel bilemiyorum. Gerçi iki yönetim arasındaki yakın ilişkilerden dolayı herşey olabilir her an. Bizim Hasan Ali ve Serdar ile ilgilendiğimizi herkes biliyor. Şota'nın bırakacağını sanmıyorum ama belki ikisinden biri için Gökhan kullanılabilir.

Orta sahaya yabancı için görüşmeler sürüyor diye duydum. Ancak Fransa pazarı mı orada ciddi şüphelerim var. Geçen hafta bir yöneticinin Almanya'ya gittiği haberini aldım bir muhabir arkadaştan. Belli ki arayışlarımız geniş çaplı.

Bilica aldığı paranın garanti edilmesi halinde Eskişehir'e gitmeyi kabul etti. ancak Es-Es sadece bizim verdiğimiz paranın yarısını veriyor. O yüzden sıkıntı çıkabilir. Dinamo Bükreş'in ilgilendiği söyleniyor ama ne kadar doğruluk payı var bilmiyorum.

Benim bizzat bildiğim bir transfer hamlesi ise sürpriz ama Bobo için. İlk görüşme oyuncu ile olmuş. Kendisi memnuniyetle gelebileceğini ifade etmiş. Bu transfer devre arası mı olur sene sonrası mı o kısmı bilemiyorum. Biraz Guiza'nın durumu ile alakalı sanırım Bobo'nun transferi. Guiza'yı Levante istiyor ancak sadece 1,5 mio € teklif edilmiş bize. Tabii ki reddetmiş bizimkiler. Zamanında satmadığımız için eminim çok pişmandır başkan.

Azeri genç bir oyuncunun kampa davet edildiği haberi çıktı görmüşsünüzdür. Oyuncu A2 takımı için denenecek. Azerbaycan'da inşaat işi yapan bir ahbabıma sordum. Neslinin en parlak yeteneği olarak adlandırılıyormuş. Oyuncunun alınıp A2 takımında ya da Bank Asya'da kiralık olarak değerlendirilme ihtimali varmış. Ben olsam direk alır Bank Asya'ya Kartal'a filan veririm kiralık olarak. Bakarsınız iyi çıkar, gelen referanslar olumlu.

Takıma bir kondüsyoner alınması için Aykut Hoca'ya yönetimden bir talep gelmiş. Kendisi pek sıcak bakmıyormuş ancak bu hafta içi bu konuda gelişmeler olabilir. Malum sene başında Koch'un kalması istenmişti ama o kader arkadaşı Daum ile kalmayı tercih etti doğal olarak. Bakalım gelişmeler nasıl olacak ?

14 Aralık 2010 Salı

Transfer nasıl yapılır ????

Kulüp yönetimi olarak her sene en iyi kadro kurmak için sağa sola saldırır, görüşmeler yapar,milyonlarca Euro'yu transfer parası için harcarsınız, takımı en kaliteli hale getirmeye çalışırsınız. Oyuncuların tüm sorunları ile ilgilenir, bir yandan da kurumsal yapı gereği tesisleşme ve ekonomik faaliyetleri yönetirsiniz.

Bu maddeleri daha onlarca yazabiliriz.

Hangi maddeler sizce gerçekleşiyor ?? Kim üzerine düşen görevi yapıyor ? Kim yapmıyor ?

Öncelikle kulüp yönetimi. Kimsenin sesi tesisleşme ve ekonomik durum için çıkmaz zaten. Kulüp uzak ara Türkiye'nin bu konuda en büyüğü. Şimdi insanların sportif başarısızlık olduğu için hırsla yaklaştığı bu tesislere bundan 5 sene sora bir başka yönetimin elinde herkesin şapka çıkartacağı gerçeğini lütfen kimse kimseden gizlemesin.

Transfer olarak baktığımızda tabii ki eksikler görülüyor. İstediğiniz sportif direktörü getirin, istediğiniz yöneticiyi bulun ama Türkiye'de maalesef hala transfer nasıl yapılır bilinmiyor. Dünyanın en büyük menejerlik şirketleri nasıl çalışır, transfer nasıl ucuza yapılır, ben çoğu kulübün bildiğini düşünmüyorum. Bu dönemde bonservis parası vermek kadar büyük saçmalık olamaz. Bir kere Shortlist diye tabir ettiğimiz yani sene boyunca izlenen oyuncular kısmına gelirsek, bu sadece son 2 senedir kulübümüz tarafından yapılmaya başlanan bir uygulama. Yani bir sonraki senenin transferlerini uzun bir dönem takip ediyoruz artık. Ama ne kadar başarılıyız bu konuda sorgulamak lazım. Bu liste oluşturulurken kriter nedir ?? Bu adamları uzun süre izleyip sonra gidip 5 mio€ bonservis ödüyorsan zaten tüm sistemini revize etmen lazım. Bunlar direk fiyaskodur çünkü. Burada amaç ucuza iyi oyuncu bulmaktır. Bir kaç örnekle konuyu size özetleyeyim.



Rasmus Elm : 22 yaşında. İsveçli. Ofansif orta saha oyuncusu. Şu anda Hollanda'nın AZ Alkmaar takımında oynuyor. 2,6mio€'ya 2009 senesinde İsveç'in Kalmar takımından transfer edildi. Şu anki bonservis değeri 5 mio€ civarında. 25 yaşındaki tahmini bonservis değeri, bu gelişimi ile devam ederse 12mio€.


Andreas Granqvist : 25 yaşında. İsveçli. Defans oyuncusu. Hollanda'nın Groningen takımının oyuncusu. 880K€'ya Wigan Athletic takımından 2008 senesinde transfer edildi. Wigan'a 22 yaşında 176K€'ya gelmişti. Şu anki bonservis değeri 3mio€. 27 yaşındaki tahmini bonservis değeri, bu gelişimi ile devam ederse 7,5mio€. 


Mike Jensen : 22 yaşında. Danimarkalı. Orta saha oyuncusu. Danimarka'nın Brondby takımında oynuyor. Alt yapıdan yetişme. 2009 yılında pişmesi için Malmö'ye kiralık gönderildi. Şu anda bonservis bedeli 1,75mio€.  25 yaşındaki bonservis bedeli, bu gelişimi ile devam ederse 8mio€.

Bu adamlar büyük ihtimallle sene sonunda İtalya,İspanya ve Almanya gibi büyük liglerde oynayacaklar. Bakmayın hepsinin İskandinav olduğuna. Elime gelen raporlar arasından seçtim 3 tane onları yazdım. Bizim sistemimiz ise tamamen farklı. Göz önündeki adamlara yöneliyoruz. Böyle olunca da bonservis 6-7 mio€'dan açılıyor. Dia'yı siz 2006 yılında Amiens takımından Nancy'e gitmeden keşfetmelisiniz. O zaman 6mio€ değil Nancy'nin yaptığı gibi 1mio€ verirsiniz. Dia'yı bize 6 mio€'ya satan Nancy sizce ne yaptı ???  Boulogne takımından 100K€'ya Alexandre Cuvillier'i kiraladı. Nedenini söyleyeyim. 2011 yılında kontratı biten Dijon takım oyuncusu Sebastian Ribas'ı bedelsiz renklerine bağlayacaklar. Transfer böyle yapılır. Adamı bedavaya alacaklar 24 yaşında 5-6 mio€'ya gene bizim gibi bir takıma satacaklar.



Ne zaman biz de böyle planlı programlı çalışırız. O zaman Dia'ya 6 yerine 1 verip 10'a satarız. Dia'nın sözleşmesine de 15 mio€ serbest kalır diye madde koydurduk yaşasın diye saçma sevinçler yaşamayız.

9 Aralık 2010 Perşembe

Ankaragücü Maçı Hazırlıkları... + Transfer gelişmeleri

Devrenin bitmesine iki hafta kala gene kritik bir deplasman maçında Ankaragücü karşısına çıkacağız. Geçen sene yaşananları hepimiz biliyoruz. Futbolculuğunda çok sevdiğim Ümit Özat'tan teknik direktörlüğünde nefret etmeme kadar giden olalar zincirini eminim hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Bu maçta büyük ihtimalle farklı olmayacaktır. Geçen sene yolumuza taş koyamamanın verdiği hırsla ve Türkiye kupasında takımın hiç ciddiye almadığı maçı yenmesinin getirdiği motivasyon ile gene saldır saldır futbolu oynatacaktır Ümit Hoca. Ancak tabii karşısında bu sefer aynı takımın olmadığını pek hesaplayacağını zannetmiyorum zira kendisinin son 2 aydır temel hesabı kulüpten ne kadar alacağı olduğu ile ilgili. Villadan kazandığı paralara saysın, sonra konuşsun. O konuda bayağı geniş bilgiye sahibim, bir ara uzun uzadıya yazarım.

Hafta sonu maça Volkan - Gökhan - Lugano - Yobo - Caner - Emre - Cristian - Dia - Topuz - Alex- Niang on biri ile çıkmamızı bekliyorum. Niang ve Caner'in dün antremanda geçirdiği sakatlıklar pek önemli değilmiş. Duruma göre ikisi de bugün dinlendirilecekmiş. Guiza gene kadroya alınmayacak. Yanlız arayı hızla kapatıyormuş Türkiye kupası maçlarında sahada görürsek şaşırmayalım.

Maçın teknik analizini yapmayacağım zira böyle maçlarda istediğiniz kadar konuşun olay sahada bitiyor. Özellikle bu sene Fenerbahçe bizi hep ters köşe yapmakta çok maharetli. İlk yarı farklı takım, ikinci yarı farklı bir takım çıkıyor sahaya adeta. Ama ben Ankaragücü'nün gerideki zayıf yapısı nedeniyle Alex'ten özellikle ek katkı bekliyorum bu maçta. Türkiye'ye geldiği ilk senelerdeki kabusu olan Hürriyet gene marke edecektir maç boyu ama Alex artık gerçekten aştı bu adam markajı işini. Tabii bunda Emre'nin sazı ele almasının etkisi büyük. Baktı adam peşinden ayrılmıyor, giriyor iki stoperin arasına orta sahayı boşaltıyor, bir anda bizim sağ kanat inanılmaz işlerlik kazanıyor geniş alandan dolayı. Bu maçta Dia faktörüde sahada olacak, o yüzden ben genel olarak rahat bir mücadele bekliyorum.

Transfer konusuna gelince. Dün duyduğum bir olay beni bayağı şaşırttı. İki transfer istiyormuş Aykut Hoca. Bir stoper ve bir orta saha. Orta saha oyuncusu klasik bir ön libero olmayacakmış. Tipik bir orta saha oyuncusu istiyormuş. Benim kulağıma bir isim geldi. Bunu teyit ettirdikten sonra buraya yazacağım.

Stoper işi ise kontenjana bağlı olacak. Santos ve Cristian'ın yollanma olayı rafa kalktı gibi. Santos'a sadece uçuk bir teklif gelirse yollanması gündeme gelebilir. Bu arada Santos devreyi tüm takımdan bir hafta önce açıcakmış diye duydum. Fazla kilolarını vermesi için yoğun bir program uygulanacakmış.

Stoper için yurt dışında oynayan yerlilere yöneleceğiz gibi gözüküyor. Bir muhabir arkadaşım Kuzey Avrupa'dan hem stoper hem ön libero oynayabilen bir oyuncu takip ediyorlar dedi ama ismi söylemedi. Bunu da öğrenirsem buradan yazarım.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Fenerbahçe : 2 - Kardemir Karabük : 1

Bol mücadeleli ve gollü geçmesi beklenen maç, beklentilerin çoğunlukla uzağında kaldı. Gol pozisyonu açısından özellikle FB beklentilerin uzağında kaldı. Temel olarak neden araştırmaya gerek yok zira takımın hucum hattında Niang ve Stoch'un ciddi form düşüklüklerini temel sebep olarak yazabiliriz bu konuya. Aykut hoca maçtan sonra kafasında maça Dia ile başlamak olduğunu ancak oyuncunun sakatlığından sonra Stoch'a döndüğünü belirten bir açıklama yaptı. zira bence de bu doğru karar. Stoch saman alevi gibi oyunda sadece bir iki kere parlayıp sonra temelli kayboluyor.  Niang sakatlığından sonra ürkek ve tedirgin oynuyor. bu da saha içindeki hareketlerine yansıdı. Mümkün olduğunca ikili mücadeleye girmemeye çalışıyor zira benim anladığım hala canı acıyor. Bu dönemde hazır rahat takımlarla oynarken Semih'i kullanmak daha doğru diye düşünüyorum. İki maç oyuna ihtiyaç halinde girse bence daha faydalı olur, hemde Semih formunu üst düzeye çıkarmışken daha fazla süre almış olur.

Maçın özeti Karabük'ün birbirinin kopyası iki pozisyon bulup gole çevirmesi ve bizim artık klasik diyebileceğimiz frikik organizasyonu ile attığımız gol ve Mehmet'in harika ortasına Alex'in geriden koşu yaparak tamamlamasıydı. Semih'in 90.dakikada kaçırdığı golü saymıyorum zira oyuna daha yeni girmişti, böyle durumlarda ben genelde forvet oyuncusunu golü kaçırdı diye suçlamam. Üç puan önemliydi aşağı ve yukarı ile puan farkını korumak için. Devre arasına bu durumda girersek ciddi bir avantajımız var diye düşünüyorum. İçeride ki Trabzon maçı kilit olur zira puan farkı düştüğü andan itibaren ben TS'nin o baskıyı kaldırabileceğini düşünmüyorum. Bursa zaten geçen seneki takım değil. Kayseri yavaş yavaş aşağı iner. Ne olursa olsun bence bu sene ilk 4'ü dört büyükler tutacak. 6s dahil herkesten ikinci yarı çok ciddi bir yükseliş bekliyorum.

Teknik açıdan maçı incelersek kör dövüşü bir maç oldu. Fazla boğuşmadan futbolun güzelliklerini izleyemedik dersem yeridir. Tabii ki Alex'i farklı bir yere koyuyorum bu konuda zira gene yaptığı enfes hareketlerle gözümüzün pasını sildi.

Puan maçıydı, kazandık, ikinci yarı sakatların iyileşmesi ile çok daha iyi bir Fenerbahçe'yi sahalarda göreceğiz. Bu konuya inancım tam. Ankaragücü maçı gene sıkıntılı bir döneme denk geliyor. Çok sevgili eski kaptanımızın gene gözünü hırs bürür büyük ihtimalle ve sert,gergin bir mücadele bizi bekler. Umarım herhangi bir sıkıntı yaşamayız.

Transfer konusuna gelince. Her gün yeni dedikodular çıkıyor. Bu sene şampiyonluğu riske atma lüksü yok bu yönetimin. Bu yüzden ne gerekiyorsa yapılır diye düşünüyorum.


Karabük maçında sahanın en iyileri : Emre - Cristian

Takımın en kötüsü : Stoch

Ayrıca artık Aykut Hoca'nın oyuna müdahele konusunda kendini biraz değiştirmesi lazım. Alex'in çıkmaması gereken maçta 70'de cart diye oyundan alıyor. Sahada olmadığı dünkü maçta 90.dakikaya kadar sahafa tutuyor. Çok tutarsız davranıyor. Temel sebep kim dersiniz. Basın sağolsun.

5 Aralık 2010 Pazar

Ön Libero Basit Oynar...

Geçen hafta yazdığım ön libero basit oynamalı bu yüzden Cristian gerekirse her topu stopere atabilir tezi bugün bir kez daha gerçek oldu. Bursaspor ön liberosu rahat durumdaki Vederson'a döneceğine ileri markaj altındaki Batalla'ya pası atınca topu kaptırıp kademeden gol yediler. Yazdığım paragrafı aşağı kopyalıyorum.

Buyrun burdan yakın...

" Golümüz için yorum yapmıycam zira Cristian konusunda görüşümü herkes biliyor. Bence böyle moralinin yüksek olduğunda iyi oynayan bir futbolcunun bence çok üstüne gidiliyor. Tamam her maç iyi performans sergilemiyor ancak bence kendisinden istenen görevi iyisiyle kötüsüyle yapmak için mücadele ediyor. Dikkat ettiyseniz burada defalarca Cristian'ı savundum ancak hiç bir zaman Santos için kılımı kıpırdatmadım. Santos belki Cristian'dan 10 kat kaliteli futbolcu ancak hiç bir zaman takım için savaşmıyor. Ben de bu yüzden hiç bir zaman herhangi bir yazı yazmak gereği hissetmedim. Ama Cristian için hiç bir zaman böyle bir şey söyleyemezsiniz. ( Antep maçındaki o 10 saniye hariç ) Orada da kendi kendine dırdırlanıyordu zira hata yapmıştı. Anlık bir kopma vardı. Yoksa ben kesinlikle mücadele etmiyor diyen herkesle sabaha kadar oturur tartışırım. Adam top çalmada takım lideri. Şurada çoğu insan yanılıyor. Hep geriye oynuyor eleştirisi. Ön libero garanti oynamak zorundadır. O yüzden risk almaz. Bunu herkes anlasın lütfen. Futbolda atılan gollerin %20 si neredeyse hucuma çıkarken kaptırılan toplarla yenir. O yüzden Cristian'ın ya da hiç bir ön liberonun riskli pas atma lüksü yoktur. O yüzden Cristian garanti pas kullanıyor mümkün olduğunca. Pazartesi günü Barcelona - R.Madrid maçı var. Barcelona ön liberosu Sergio Busquets'in kaç kez iki stoper ya da beke pas attığını saat 23:45'te buraya yazacağım. Ondan sonra hep beraber oturup tartışırız. "