28 Aralık 2010 Salı

Stoper için isim netleşti

Kayseri ile transferi için görüşülen oyuncu Serdar Kesimal'mış. Hasan Ali Kaldırım için şu anda herhangi bir çalışmamız yokmuş. Bakalım Gökhan'dan ne kadar kazık girecek kulübe.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Transfer Gelişmeleri...

En son kulağıma gelenleri yazayım.

Gökhan Ünal'a rus takımından gelen teklif 1,5 mio€'ymuş. Pazarlıklar sürüyormuş. İç pazarda Kayseri ile bir takas üzerinde çalışılıyor ancak ne kadar muhtemel bilemiyorum. Gerçi iki yönetim arasındaki yakın ilişkilerden dolayı herşey olabilir her an. Bizim Hasan Ali ve Serdar ile ilgilendiğimizi herkes biliyor. Şota'nın bırakacağını sanmıyorum ama belki ikisinden biri için Gökhan kullanılabilir.

Orta sahaya yabancı için görüşmeler sürüyor diye duydum. Ancak Fransa pazarı mı orada ciddi şüphelerim var. Geçen hafta bir yöneticinin Almanya'ya gittiği haberini aldım bir muhabir arkadaştan. Belli ki arayışlarımız geniş çaplı.

Bilica aldığı paranın garanti edilmesi halinde Eskişehir'e gitmeyi kabul etti. ancak Es-Es sadece bizim verdiğimiz paranın yarısını veriyor. O yüzden sıkıntı çıkabilir. Dinamo Bükreş'in ilgilendiği söyleniyor ama ne kadar doğruluk payı var bilmiyorum.

Benim bizzat bildiğim bir transfer hamlesi ise sürpriz ama Bobo için. İlk görüşme oyuncu ile olmuş. Kendisi memnuniyetle gelebileceğini ifade etmiş. Bu transfer devre arası mı olur sene sonrası mı o kısmı bilemiyorum. Biraz Guiza'nın durumu ile alakalı sanırım Bobo'nun transferi. Guiza'yı Levante istiyor ancak sadece 1,5 mio € teklif edilmiş bize. Tabii ki reddetmiş bizimkiler. Zamanında satmadığımız için eminim çok pişmandır başkan.

Azeri genç bir oyuncunun kampa davet edildiği haberi çıktı görmüşsünüzdür. Oyuncu A2 takımı için denenecek. Azerbaycan'da inşaat işi yapan bir ahbabıma sordum. Neslinin en parlak yeteneği olarak adlandırılıyormuş. Oyuncunun alınıp A2 takımında ya da Bank Asya'da kiralık olarak değerlendirilme ihtimali varmış. Ben olsam direk alır Bank Asya'ya Kartal'a filan veririm kiralık olarak. Bakarsınız iyi çıkar, gelen referanslar olumlu.

Takıma bir kondüsyoner alınması için Aykut Hoca'ya yönetimden bir talep gelmiş. Kendisi pek sıcak bakmıyormuş ancak bu hafta içi bu konuda gelişmeler olabilir. Malum sene başında Koch'un kalması istenmişti ama o kader arkadaşı Daum ile kalmayı tercih etti doğal olarak. Bakalım gelişmeler nasıl olacak ?

14 Aralık 2010 Salı

Transfer nasıl yapılır ????

Kulüp yönetimi olarak her sene en iyi kadro kurmak için sağa sola saldırır, görüşmeler yapar,milyonlarca Euro'yu transfer parası için harcarsınız, takımı en kaliteli hale getirmeye çalışırsınız. Oyuncuların tüm sorunları ile ilgilenir, bir yandan da kurumsal yapı gereği tesisleşme ve ekonomik faaliyetleri yönetirsiniz.

Bu maddeleri daha onlarca yazabiliriz.

Hangi maddeler sizce gerçekleşiyor ?? Kim üzerine düşen görevi yapıyor ? Kim yapmıyor ?

Öncelikle kulüp yönetimi. Kimsenin sesi tesisleşme ve ekonomik durum için çıkmaz zaten. Kulüp uzak ara Türkiye'nin bu konuda en büyüğü. Şimdi insanların sportif başarısızlık olduğu için hırsla yaklaştığı bu tesislere bundan 5 sene sora bir başka yönetimin elinde herkesin şapka çıkartacağı gerçeğini lütfen kimse kimseden gizlemesin.

Transfer olarak baktığımızda tabii ki eksikler görülüyor. İstediğiniz sportif direktörü getirin, istediğiniz yöneticiyi bulun ama Türkiye'de maalesef hala transfer nasıl yapılır bilinmiyor. Dünyanın en büyük menejerlik şirketleri nasıl çalışır, transfer nasıl ucuza yapılır, ben çoğu kulübün bildiğini düşünmüyorum. Bu dönemde bonservis parası vermek kadar büyük saçmalık olamaz. Bir kere Shortlist diye tabir ettiğimiz yani sene boyunca izlenen oyuncular kısmına gelirsek, bu sadece son 2 senedir kulübümüz tarafından yapılmaya başlanan bir uygulama. Yani bir sonraki senenin transferlerini uzun bir dönem takip ediyoruz artık. Ama ne kadar başarılıyız bu konuda sorgulamak lazım. Bu liste oluşturulurken kriter nedir ?? Bu adamları uzun süre izleyip sonra gidip 5 mio€ bonservis ödüyorsan zaten tüm sistemini revize etmen lazım. Bunlar direk fiyaskodur çünkü. Burada amaç ucuza iyi oyuncu bulmaktır. Bir kaç örnekle konuyu size özetleyeyim.



Rasmus Elm : 22 yaşında. İsveçli. Ofansif orta saha oyuncusu. Şu anda Hollanda'nın AZ Alkmaar takımında oynuyor. 2,6mio€'ya 2009 senesinde İsveç'in Kalmar takımından transfer edildi. Şu anki bonservis değeri 5 mio€ civarında. 25 yaşındaki tahmini bonservis değeri, bu gelişimi ile devam ederse 12mio€.


Andreas Granqvist : 25 yaşında. İsveçli. Defans oyuncusu. Hollanda'nın Groningen takımının oyuncusu. 880K€'ya Wigan Athletic takımından 2008 senesinde transfer edildi. Wigan'a 22 yaşında 176K€'ya gelmişti. Şu anki bonservis değeri 3mio€. 27 yaşındaki tahmini bonservis değeri, bu gelişimi ile devam ederse 7,5mio€. 


Mike Jensen : 22 yaşında. Danimarkalı. Orta saha oyuncusu. Danimarka'nın Brondby takımında oynuyor. Alt yapıdan yetişme. 2009 yılında pişmesi için Malmö'ye kiralık gönderildi. Şu anda bonservis bedeli 1,75mio€.  25 yaşındaki bonservis bedeli, bu gelişimi ile devam ederse 8mio€.

Bu adamlar büyük ihtimallle sene sonunda İtalya,İspanya ve Almanya gibi büyük liglerde oynayacaklar. Bakmayın hepsinin İskandinav olduğuna. Elime gelen raporlar arasından seçtim 3 tane onları yazdım. Bizim sistemimiz ise tamamen farklı. Göz önündeki adamlara yöneliyoruz. Böyle olunca da bonservis 6-7 mio€'dan açılıyor. Dia'yı siz 2006 yılında Amiens takımından Nancy'e gitmeden keşfetmelisiniz. O zaman 6mio€ değil Nancy'nin yaptığı gibi 1mio€ verirsiniz. Dia'yı bize 6 mio€'ya satan Nancy sizce ne yaptı ???  Boulogne takımından 100K€'ya Alexandre Cuvillier'i kiraladı. Nedenini söyleyeyim. 2011 yılında kontratı biten Dijon takım oyuncusu Sebastian Ribas'ı bedelsiz renklerine bağlayacaklar. Transfer böyle yapılır. Adamı bedavaya alacaklar 24 yaşında 5-6 mio€'ya gene bizim gibi bir takıma satacaklar.



Ne zaman biz de böyle planlı programlı çalışırız. O zaman Dia'ya 6 yerine 1 verip 10'a satarız. Dia'nın sözleşmesine de 15 mio€ serbest kalır diye madde koydurduk yaşasın diye saçma sevinçler yaşamayız.

9 Aralık 2010 Perşembe

Ankaragücü Maçı Hazırlıkları... + Transfer gelişmeleri

Devrenin bitmesine iki hafta kala gene kritik bir deplasman maçında Ankaragücü karşısına çıkacağız. Geçen sene yaşananları hepimiz biliyoruz. Futbolculuğunda çok sevdiğim Ümit Özat'tan teknik direktörlüğünde nefret etmeme kadar giden olalar zincirini eminim hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Bu maçta büyük ihtimalle farklı olmayacaktır. Geçen sene yolumuza taş koyamamanın verdiği hırsla ve Türkiye kupasında takımın hiç ciddiye almadığı maçı yenmesinin getirdiği motivasyon ile gene saldır saldır futbolu oynatacaktır Ümit Hoca. Ancak tabii karşısında bu sefer aynı takımın olmadığını pek hesaplayacağını zannetmiyorum zira kendisinin son 2 aydır temel hesabı kulüpten ne kadar alacağı olduğu ile ilgili. Villadan kazandığı paralara saysın, sonra konuşsun. O konuda bayağı geniş bilgiye sahibim, bir ara uzun uzadıya yazarım.

Hafta sonu maça Volkan - Gökhan - Lugano - Yobo - Caner - Emre - Cristian - Dia - Topuz - Alex- Niang on biri ile çıkmamızı bekliyorum. Niang ve Caner'in dün antremanda geçirdiği sakatlıklar pek önemli değilmiş. Duruma göre ikisi de bugün dinlendirilecekmiş. Guiza gene kadroya alınmayacak. Yanlız arayı hızla kapatıyormuş Türkiye kupası maçlarında sahada görürsek şaşırmayalım.

Maçın teknik analizini yapmayacağım zira böyle maçlarda istediğiniz kadar konuşun olay sahada bitiyor. Özellikle bu sene Fenerbahçe bizi hep ters köşe yapmakta çok maharetli. İlk yarı farklı takım, ikinci yarı farklı bir takım çıkıyor sahaya adeta. Ama ben Ankaragücü'nün gerideki zayıf yapısı nedeniyle Alex'ten özellikle ek katkı bekliyorum bu maçta. Türkiye'ye geldiği ilk senelerdeki kabusu olan Hürriyet gene marke edecektir maç boyu ama Alex artık gerçekten aştı bu adam markajı işini. Tabii bunda Emre'nin sazı ele almasının etkisi büyük. Baktı adam peşinden ayrılmıyor, giriyor iki stoperin arasına orta sahayı boşaltıyor, bir anda bizim sağ kanat inanılmaz işlerlik kazanıyor geniş alandan dolayı. Bu maçta Dia faktörüde sahada olacak, o yüzden ben genel olarak rahat bir mücadele bekliyorum.

Transfer konusuna gelince. Dün duyduğum bir olay beni bayağı şaşırttı. İki transfer istiyormuş Aykut Hoca. Bir stoper ve bir orta saha. Orta saha oyuncusu klasik bir ön libero olmayacakmış. Tipik bir orta saha oyuncusu istiyormuş. Benim kulağıma bir isim geldi. Bunu teyit ettirdikten sonra buraya yazacağım.

Stoper işi ise kontenjana bağlı olacak. Santos ve Cristian'ın yollanma olayı rafa kalktı gibi. Santos'a sadece uçuk bir teklif gelirse yollanması gündeme gelebilir. Bu arada Santos devreyi tüm takımdan bir hafta önce açıcakmış diye duydum. Fazla kilolarını vermesi için yoğun bir program uygulanacakmış.

Stoper için yurt dışında oynayan yerlilere yöneleceğiz gibi gözüküyor. Bir muhabir arkadaşım Kuzey Avrupa'dan hem stoper hem ön libero oynayabilen bir oyuncu takip ediyorlar dedi ama ismi söylemedi. Bunu da öğrenirsem buradan yazarım.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Fenerbahçe : 2 - Kardemir Karabük : 1

Bol mücadeleli ve gollü geçmesi beklenen maç, beklentilerin çoğunlukla uzağında kaldı. Gol pozisyonu açısından özellikle FB beklentilerin uzağında kaldı. Temel olarak neden araştırmaya gerek yok zira takımın hucum hattında Niang ve Stoch'un ciddi form düşüklüklerini temel sebep olarak yazabiliriz bu konuya. Aykut hoca maçtan sonra kafasında maça Dia ile başlamak olduğunu ancak oyuncunun sakatlığından sonra Stoch'a döndüğünü belirten bir açıklama yaptı. zira bence de bu doğru karar. Stoch saman alevi gibi oyunda sadece bir iki kere parlayıp sonra temelli kayboluyor.  Niang sakatlığından sonra ürkek ve tedirgin oynuyor. bu da saha içindeki hareketlerine yansıdı. Mümkün olduğunca ikili mücadeleye girmemeye çalışıyor zira benim anladığım hala canı acıyor. Bu dönemde hazır rahat takımlarla oynarken Semih'i kullanmak daha doğru diye düşünüyorum. İki maç oyuna ihtiyaç halinde girse bence daha faydalı olur, hemde Semih formunu üst düzeye çıkarmışken daha fazla süre almış olur.

Maçın özeti Karabük'ün birbirinin kopyası iki pozisyon bulup gole çevirmesi ve bizim artık klasik diyebileceğimiz frikik organizasyonu ile attığımız gol ve Mehmet'in harika ortasına Alex'in geriden koşu yaparak tamamlamasıydı. Semih'in 90.dakikada kaçırdığı golü saymıyorum zira oyuna daha yeni girmişti, böyle durumlarda ben genelde forvet oyuncusunu golü kaçırdı diye suçlamam. Üç puan önemliydi aşağı ve yukarı ile puan farkını korumak için. Devre arasına bu durumda girersek ciddi bir avantajımız var diye düşünüyorum. İçeride ki Trabzon maçı kilit olur zira puan farkı düştüğü andan itibaren ben TS'nin o baskıyı kaldırabileceğini düşünmüyorum. Bursa zaten geçen seneki takım değil. Kayseri yavaş yavaş aşağı iner. Ne olursa olsun bence bu sene ilk 4'ü dört büyükler tutacak. 6s dahil herkesten ikinci yarı çok ciddi bir yükseliş bekliyorum.

Teknik açıdan maçı incelersek kör dövüşü bir maç oldu. Fazla boğuşmadan futbolun güzelliklerini izleyemedik dersem yeridir. Tabii ki Alex'i farklı bir yere koyuyorum bu konuda zira gene yaptığı enfes hareketlerle gözümüzün pasını sildi.

Puan maçıydı, kazandık, ikinci yarı sakatların iyileşmesi ile çok daha iyi bir Fenerbahçe'yi sahalarda göreceğiz. Bu konuya inancım tam. Ankaragücü maçı gene sıkıntılı bir döneme denk geliyor. Çok sevgili eski kaptanımızın gene gözünü hırs bürür büyük ihtimalle ve sert,gergin bir mücadele bizi bekler. Umarım herhangi bir sıkıntı yaşamayız.

Transfer konusuna gelince. Her gün yeni dedikodular çıkıyor. Bu sene şampiyonluğu riske atma lüksü yok bu yönetimin. Bu yüzden ne gerekiyorsa yapılır diye düşünüyorum.


Karabük maçında sahanın en iyileri : Emre - Cristian

Takımın en kötüsü : Stoch

Ayrıca artık Aykut Hoca'nın oyuna müdahele konusunda kendini biraz değiştirmesi lazım. Alex'in çıkmaması gereken maçta 70'de cart diye oyundan alıyor. Sahada olmadığı dünkü maçta 90.dakikaya kadar sahafa tutuyor. Çok tutarsız davranıyor. Temel sebep kim dersiniz. Basın sağolsun.

5 Aralık 2010 Pazar

Ön Libero Basit Oynar...

Geçen hafta yazdığım ön libero basit oynamalı bu yüzden Cristian gerekirse her topu stopere atabilir tezi bugün bir kez daha gerçek oldu. Bursaspor ön liberosu rahat durumdaki Vederson'a döneceğine ileri markaj altındaki Batalla'ya pası atınca topu kaptırıp kademeden gol yediler. Yazdığım paragrafı aşağı kopyalıyorum.

Buyrun burdan yakın...

" Golümüz için yorum yapmıycam zira Cristian konusunda görüşümü herkes biliyor. Bence böyle moralinin yüksek olduğunda iyi oynayan bir futbolcunun bence çok üstüne gidiliyor. Tamam her maç iyi performans sergilemiyor ancak bence kendisinden istenen görevi iyisiyle kötüsüyle yapmak için mücadele ediyor. Dikkat ettiyseniz burada defalarca Cristian'ı savundum ancak hiç bir zaman Santos için kılımı kıpırdatmadım. Santos belki Cristian'dan 10 kat kaliteli futbolcu ancak hiç bir zaman takım için savaşmıyor. Ben de bu yüzden hiç bir zaman herhangi bir yazı yazmak gereği hissetmedim. Ama Cristian için hiç bir zaman böyle bir şey söyleyemezsiniz. ( Antep maçındaki o 10 saniye hariç ) Orada da kendi kendine dırdırlanıyordu zira hata yapmıştı. Anlık bir kopma vardı. Yoksa ben kesinlikle mücadele etmiyor diyen herkesle sabaha kadar oturur tartışırım. Adam top çalmada takım lideri. Şurada çoğu insan yanılıyor. Hep geriye oynuyor eleştirisi. Ön libero garanti oynamak zorundadır. O yüzden risk almaz. Bunu herkes anlasın lütfen. Futbolda atılan gollerin %20 si neredeyse hucuma çıkarken kaptırılan toplarla yenir. O yüzden Cristian'ın ya da hiç bir ön liberonun riskli pas atma lüksü yoktur. O yüzden Cristian garanti pas kullanıyor mümkün olduğunca. Pazartesi günü Barcelona - R.Madrid maçı var. Barcelona ön liberosu Sergio Busquets'in kaç kez iki stoper ya da beke pas attığını saat 23:45'te buraya yazacağım. Ondan sonra hep beraber oturup tartışırız. "

30 Kasım 2010 Salı

Santos'a teklif var.

Basın Barcelona ve Atletico Madrid yaza dursun; kulübe Santos ile ilgili ilk gelen faks Villareal'denmiş. Bu teklifte de herhangi bir tutar belirtilmemiş sadece oyuncunun transfer dönemi için teklif yapılabilir olup olmadığı sorulmuş. 

Cevap ne verildi bilmiyorum ama Villareal İspanya'da cimriliği ile meşhur bir takımdır. Fazla para kazanamayız. :)

Ön Libero Nasıl Oynar ?

Dün gerçekten son senelerin en dominant, en ezici futbollarından birini izledik. Size Belediye maçından sonraki yazımda Barcelona ön liberosu Busquets'in oyun içindeki pas trafiğine dikkat etmenizi ve kaç tane öne riskli pas attığını mümkün olduğunca sayacağımı belirtmiştim. Gözden kaçırmış olabilirim belki maksimum 2 tane ama Busquets dün sadece ve sadece 4 kez ileri doğru top kullandı. Geri kalan tüm pasları Puyol-Pique-Abidal-Alves-Xavi-Iniesta'ya verilen garantili yan paslardı. Düşünün Barcelona gibi akıcı pas trafiği olan devamlı boşa çıkan oyuncularla dolu bir takımda adam devamlı garanti yan pas oynadı.

Peki bunun nedeni ne ???

Daha evvelden de burada bu konuyu dile getirdim. Ön libero bir takımın en hassas noktasıdır. Ön liberonun topla çıkarken kaptırdığı bir top genelde 3'e 3 kontra atak beraberinde getirir. O yüzden mümkün olduğunca az pas hatası yapmalısınız. Bu yüzden de gerektiğinde risk almamak için geriye pas yapılır. Barcelona takımının ön liberosu bile risk almıyorsa ( Herkes boşa kaçıyor, pas vermek için birden çok opsiyon var ) Fenerbahçe takımının ön liberosundan biz risk almasını ne kadar bekleyebiliriz ? Şöyle düşünün maçı dikkatli izlediğinizde kaç kişinin boşa kaçtığını görüyorsunuz ? Herkes sırtında markajcısı ile bekliyor. Doğal olarakta pas verecek adam ya Emre oluyor ya da stoperler ile bekler. Bir ön liberonun risk almasını bekleyebilmeniz için önce takımın diğer oyuncularının boş alanlara deplase olmasını beklemelisiniz.

Belki de oyuncuları gereksiz hırpalıyoruz ne dersiniz ?

27 Kasım 2010 Cumartesi

İBB : 0 FENERBAHÇE : 1 (Şans bizimleydi)

Maça rüzgarın tersine başlayınca açıkça biraz korkmuştum. Malum Olimpiyat Köy Stadın da rüzgarı kim arkasına alırsa o avantaja sahip oluyor. Maça İBB hızlı başladı. İlk 10 dakikada  İbrahim Akın'ın üç tane şutu var kaleye. Tabii bu şutların çoğunda orta sahamızın hatası var. Neticede maç toplantısında kesin İBB'nin en önemli hucum silahının İbrahim'in uzaktan attığı şutlar ve yaptıkları verkaçlar olduğunu Aykut Hoca bahsetmiştir.. Takım aksadı şans yanımızdaydı Volkan 1 tane kritik topu çok iyi çıkardı. Diğer ikisi ise sıkıntı yaratmadı kalede. Tabii kornerden topun gelişine yaptığı vuruş kaleyi tutsa %90 tabelayı değiştirirdi. Umarım bu formunu devam ettirir zira sene sonunda büyük ihtimalle kadromuza katılacak kendisi. Çok yakından takip ediliyor.

15.dakikadan sonra oyun insiyatifini ele alan, ileride ciddi anlamda pres yapan, Saraçoğlu'nda oynuyor havasında bir Fenerbahçe vardı sahada. Her an rakibe basan, yerden başarılı paslarla hucuma çıkan, ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Burada Gökhan - Mehmet ikilisinin inanılmaz başarısını göz ardı etmemek lazım. Gökay için hafta arası ayrı bir yazı yazıcam zira yıllar sonra Okan Alkan ve Gökay'ı takımda görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Gökay sanki senelerdir takımda forma giyiyor o özgüvenle varını yoğunu sahada veriyor. Emre'nin yokluğunda gerçekten takıma inanılmaz bir katkı verdi. Böylece hem bir oyuncu kazandık hem de alt yapımızın aslında o kadar boş olmadığını görmüş olduk. Her zaman söylerim yıllardır nice değerler böyle kayboldu, umarım bundan sonra aynı hataları yaparak genç değerlerimizi kaybetmeyiz ki bunun olacağını hiç sanmıyorum zira Aylut Hoca takım için varını yoğunu mesai olarak veriyor. Size şöyle bir bilgi vereyim. Alt yapıdaki tüm oyuncuların performans raporu her hafta hocanın önüne konuyor. Zira kendisi mümkün olduğunca tüm alt yapı maçlarını izliyor. O yüzden bir iki sene içerisinde Fenerbahçe ilk 11'i içide Okan - Gökay - Recep - Beykan - Berk gibi isimleri görürseniz hiç şaşırmayın derim.

Golümüz için yorum yapmıycam zira Cristian konusunda görüşümü herkes biliyor. Bence böyle moralinin yüksek olduğunda iyi oynayan bir futbolcunun bence çok üstüne gidiliyor. Tamam her maç iyi performans sergilemiyor ancak bence kendisinden istenen görevi iyisiyle kötüsüyle yapmak için mücadele ediyor. Dikkat ettiyseniz burada defalarca Cristian'ı savundum ancak hiç bir zaman Santos için kılımı kıpırdatmadım. Santos belki Cristian'dan 10 kat kaliteli futbolcu ancak hiç bir zaman takım için savaşmıyor. Ben de bu yüzden hiç bir zaman herhangi bir yazı yazmak gereği hissetmedim. Ama Cristian için hiç bir zaman böyle bir şey söyleyemezsiniz. ( Antep maçındaki o 10 saniye hariç ) Orada da kendi kendine dırdırlanıyordu zira hata yapmıştı. Anlık bir kopma vardı. Yoksa ben kesinlikle mücadele etmiyor diyen herkesle sabaha kadar oturur tartışırım. Adam top çalmada takım lideri. Şurada çoğu insan yanılıyor. Hep geriye oynuyor eleştirisi. Ön libero garanti oynamak zorundadır. O yüzden risk almaz. Bunu herkes anlasın lütfen. Futbolda atılan gollerin %20 si neredeyse hucuma çıkarken kaptırılan toplarla yenir. O yüzden Cristian'ın ya da hiç bir ön liberonun riskli pas atma lüksü yoktur. O yüzden Cristian garanti pas kullanıyor mümkün olduğunca. Pazartesi günü Barcelona - R.Madrid maçı var. Barcelona ön liberosu Sergio Busquets'in kaç kez iki stoper ya da beke pas attığını saat 23:45'te buraya yazacağım. Ondan sonra hep beraber oturup tartışırız.

Gole dönersek şok bir pres yaptı Cristian ve iki kez topu kaparak sonunda Topuz'un harika pasında ( orta demeye dilim varmıyor ) klasik bir Alex golüyle skor avantajı yakaladık. Devreye kadar mükemmel bir baskı kurduk ve neredeyse maçı garanti altına alıyorduk. Zaman yetmedi, Rıdvan Dimen'ın deyimiyle Gonk çaldı ve boksör nefes aldı. İkinci yarıda gene orta saha mücadelesinde başarılıydık. Ne zaman 70.dakika olup değişiklikler yapıldı orada bence gene aynı psikolojik motif öne çıktı. Ofansif oyuncu çıkarıp defansif adam almak takıma skoru koruyun mesajı vermektir. BJK maçından sonra gene aynı hatayı yaptı Aykut Hoca. Bence oyuna Selçuk değil Semih girmeliydi ki bu takıma oyununuza devam edin anlamına gelseydi. Maalesef gene mesaj alındı, defansa çekilindi. Dia'nın bireysel yarattığı penaltı, Niang'ın kötü vuruşu ve İbrahim Akın'ın çok net kaçırdığı gol sonrası ilk kez 1 farkla öne geçtiğimiz bir maçta şans bizimleydi. Top kaleye girmedi ve şansımızında yardımıyla iyi oynadığımız bir maçı aldık.

Abdullah Avcı'nın yaptığı değişiklikleri gerçekten çok beğendim. Aykut Hoca'nın ise bence mantalitesini değiştirmesi lazım. Fenerbahçe skoru korumaya oynamamalı. Real Madrid'le oynamıyoruz ki defansif oyuncu sokuyoruz oyuna. Bence artık şu hamle stilini değiştirmeli. En büyük eksiğimiz bu diye düşünüyorum. Ama pozitif bir olayıda söylemeden geçemeyeceğim. Oyuna kenardan bu kez çok iyi müdahele etti. Takımı kenardan yönetmesi çok başarılı idi. Bu konuda ilk kez bu kadar etkili ve müdaheleci gördüm. Bence çok olumlu.

Son cümlem Caner'e. Maçın kasedini bir daha izleyip kendi özeleştirisini yapsın zira Allah bugün onu çok sevdi yoksa şu dakikalarda herkes tarafından topa tutuluyordu.

Ziya Doğan ve beraberindekiler...

Sevgili Şansal Büyüka daha devam etsin ligimizin marka değeri, o bu yalanlarını halkın beynine empoze etmeye çalışmaya. Şu anda oynanan Konya - Kasımpaşa maçını izliyorum da olay o kadar açık ve net. Ziya Doğan gibi hayatı futbolu çirkinleştirmeye adamış teknik adamlar ile mi bu ligin marka değeri artıyor. Oynattığı takımlara en ufak bir futbol yaratıcılığı katmayan, katı defans yaptıran, büyüklerle yapılan maçlarda dull defans yapıp tekme tokat maç oynatmaya çalışan, oyuncularına rakibin teknik oyuncularına taban ile müdahele edin diyen teknik direktörlerle mi bu ülke futbolu kalkınacak, marka değeri artacak ?????

Siz Erman Toroğlu'nu filan yok etmeye çalışacağınıza önce Rıza Çalımbay'ları, Ziya Doğan'ları, Mesut Bakkal'ları, Hikmet Karaman'ları temizleyin ülke futbolundan. Anti futbolu, futbol oynatmak sanan, rakibe tekme atarak maç kazanabileceğini düşünen zihniyetler gidince bu ülke futbolu kalkınır. Niye Yılmaz Vural o kadar eleştirilmez bu ülkede ??? Adam en azından top oynatmaya çalışır. Görsel güzellik sunar. Niye Abdullah  Avcı parmakla gösterilen teknik direktördür ??? Adam modern futbol oynatmaya çalışır. Niye Yücel İldiz'den herkes saygıyla bahseder ??? Adamın kafasında defans yapmaktan ziyade top oynatmak vardır.

Ne zaman bu bir takımın teknik direktörlüğü boşalır boşalmaz kendilerini binbir aracı sokarak içeriye ittirmeye çalışan zihniyetteki anti futbolcu adamlar yeşil sahalardan temizlenir işte o zaman bu ligin marka değeri vardır Sevgili BÜYÜKA. Kimseyi kandırmayalım lütfen....

26 Kasım 2010 Cuma

İBB - FENERBAHÇE

Süper Lige çıktığından beri bize en çok sorun çıkaran takımların başında geliyor İBB. Akıcı oyunları, genelde yardımlaşarak oynamaları, genelde yapı itibari ile bizim oyun sistemimize ters geliyordu. Geliyordu diyorum çünkü eskiden takımımız ağır oynamayı seçiyordu. Genelde hucumlarımız hep set hucumu oluyordu. Hızlı hucumu pek denemiyorduk. Aykut hoca ile gelen en önemli değişiklik bu oldu herhalde. Orta sahada ani şok presle top kapmaya çalışıp direk hucuma yönlenmemiz.

Yarın ki maçta büyük ihtimalle Aykut Hoca en çok Stoch - Dia ikileminde kalacaktır. Bence doğrusu Dia'nın oynamasıdır zira Dia oynadığında Niang'ın oyuna etkisi %50 artıyor minimum. Bu tamamen alışkanlıkla ilgili bir olay. Yanında oynadığınız oyuncunun stilini biliyorsanız daha efektif olursunuz. Bence bu konuda Dia ve Niang ikilisi birbirlerini güzel tamamlıyorlar. Ek olarak Stoch'un ne olursa olsun ikinci yarıda girip daha etkili olacağını düşünüyorum ben. Çünkü Dia'nın oyun stili onun 60 dakika efektif olmasını sağlıyor. Çok etkin ve fuleli olduğundan enerji ayarlamasını tam düzgün yapmadığını düşünüyorum ben.O yüzden 60-65 dakika Dia'yı efektif kullanıp yorulduğunda da oyuna Stoch ile müdahele etmek en doğrusu gibi geliyor bana.

Maçın bayağı gollü geçmesini bekliyorum. Sabah Lugano kendini bir deneyecek ama en ufak risk görülmesi halinde oynatılmayacak. Bu durumda hele bahis oynayanlar direk 3,5 üstü oynasın çünkü kesin mide krampları yaşayacağız demektir.

Çok önemli bir maç bizim için. Umarım her şey düzgün gider. Önümüzdeki 5 maç gerçekten ligin dizginlerini ele geçirebileceğimiz kıvamda. Ben takıma fazlasıyla güveniyorum. Umarım sonuca gidip artık hepimizin beklediği o ligin tepesini domine eden takım kıvamına geliriz.

Son olarak dua edelimde gene fırtına kıyamet olmasın yarın İstanbul'da. Malum İstanbul 10 derece ise oralar 0 oluyor.

25 Kasım 2010 Perşembe

Sean May transferi hakkında...

Sean May'in denenme idmanları devam ediyor. İsmini öğrenemediğim bir Hırvat uzun ile görüşme halindeymişiz. May'in dizindeki problemin ileride bizi yarı yolda bırakıp bırakmayacağını görmek için yükleme idmanları yapılıyormuş şu anda. Çok yakın bir zamanda iki isimden biriyle anlaşma imzalanacakmış zaten.

Bilginize...

Alex Sözlesme Konusu

Birazdan Feridun Niğdelioğlu'nun haberine yalanlama yapılır büyük ihtimalle hepiniz okumuşsunuzdur sabah haberi. Dünkü törenden sonra Alex ile sözleşme uzatılmasının konuşulduğu yazılmıştı haberde.

İşin aslını öğrenebilmek için bir kaç muhabir arkadaşla konuştum. Söyledikleri ortak noktaları yazıyorum. Alex'in 2012 'ye kadar Aykut Hoca istesede istemesede gitmesi neredeyse imkansız bir olay. Mayıs 2012'deki kongreye kadar kesin olarak kalır diyorlar zira Aziz Başkan için Alex'in yerinin neresi olduğunu pek tartışmaya gerek yok. Aykut Hoca'nın da son zamanlarda sezon başındaki Alex'i yedek bırakıp maça başlama fantezisinin bitmesinin temel sebebi bu sanırım. Kulağına bir şeyler çıtlatılmıştır büyük ihtimalle.

O yüzden şu anda görünen köy, sene sonunda Alex'in sözleşmesinin 1 sene daha uzatılacağıdır.

Büyük ihtimalle 1+1 yapılır sonraki bir senelik opsiyonda yeni gelecek yönetime bırakılır.

İşin özü budur.

24 Kasım 2010 Çarşamba

İ.B.B maçı öncesi...

Önce Bucaspor maçında çıkan ilk 11'i yazarak yazımıza başlayalım.

Volkan - Gökhan - Bekir - Yobo - Santos - Cristian - Gökay - Topuz - Stoch - Alex -Niang.

Başarılı olan takımda sadece iki değişiklik bekleniyor. Doğal olarak Lugano - Bekir değişikliği. Bunun neticesinde de Santos - Caner rotasyonu.

Baktığımızda senelerdir bize deplasmanda ters gelen bir rakiple karşı karşıyayız. Koşan, pres yapan bir takım. Ancak neticede artık bizim Antep maçıyla beraber puan kaybetme gibi bir lüksümüz kalmadı. Zira bu hafta ve ondan sonraki hafta hep rakiplerimiz birbirleri ile oynuyorlar. Bir anda kendimizi ligin zirvesine 2-3 puan kalmış bulabiliriz.

Takımın temel sıkıntısı bana kalırsa sol kanatta yaşanıyor. Bunun temel nedeni ise oraya dünyanın en iyi savunmacısı da olsa verimli olamayacağıdır zira sol kanadın önünde oynayan ne Stoch ne Dia savunma özelliklerini barındırmıyorlar üzerlerinde. Santos Buca maçında kötüydü. Ama kötü olmasının nedeni sırf kendi değildi. Statta olanlar farketmiştir %90 ilk yarıda en az 5 - 6 tane bindirme yaptı ancak bir tanesinde bile önüne top atılmadı Stoch tarafından, o da kademe kademe oyundan düştü. Böyle olaylar Santos gibi futbolcuları etkiler. Çünkü adamın en büyük özelliği topla yaptığı bindirmeler. Belki de jenerasyonunun en efektif sol kanat hucumcu beki. Ama top olamayınca git gide oyun ile alakasızlaşıyor. Bunun temel sebebi de adamın önceliği hiç bir zaman defans yapmak değil. Biz ondan bunu bekliyoruz. O yüzden başından beri savunuyorum Santos sol önde oynadığında çok daha başarılı bence. Gökhan'ın başarısında Topuz'un ne kadar etkili olduğunu unutmayın. Aynı şekilde formda zamanındaki Deivid'in. Deivid, Zico döneminde deli gibi mücadele eder ve koşar olmuştu. Gökhan bu sayede bu kadar rahat geriyi bırakıp ofansa katılabiliyordu çünkü biliyorduki arkadaki açığı ya Deivid ya da ön liberolardan biri kapayacak. Oyun sistemi içindeki kaymayı doğru yaparsanız böyle ofansif beklerin performansı artar.

Maça gelince. Ben açıkçası gene rüzgarlar fırtınalar kopmaz ise statta bu kez şeytanın bacağını kıracağımıza inanıyorum Belediye karşısında. Zira artık son şanslarımız. Karşımıza kim çıkarsa çıksın farketmemesi lazım. Bir de takımın artık güzel bir özelliği var. niang2ın oynadığı tüm maçlarda ofansif olarak çok zenginiz. Büyükşehir'in ne yaparsa yapsın buna çözüm üretebileceğini sanmıyorum. Ben olsam ufak bir değişiklik daha yapıp Dia ile başlardım maça Stoch'u yedek bırakırdım. Çünkü Dia ile oynarken Niang'ın performansı belirgin bir şekilde artıyor.

23 Kasım 2010 Salı

KrAlex

Bir oyuncu düşünün kilometrelerce uzaktan gelsin, koskoca bir camianın taptığı insan olsun. Alex De Souza hayatımıza gireli tam 7 sene oldu. Fabio Luciano'ya yaptığı asistle başlayan serüven geçen Pazartesi 3.000 - 3.001 - 3.002. golleri atarak devam etti. Keşke fırsat olsa daha nicelerini atsa. Sene başında gitsin diyenlerin eminim %80'i kararlarını değiştirmiştir.

Sizce Fenerbahçe'de senelerdir sorun Alex miydi ? Yoksa yanlış transfer politikası mıydı ? Alex gerçekten koşmuyor muydu ?? Ya da bunlar gerçekten sorun muydu ?? Aslında hepsinin cevabı çok basit. Eğer takımınızda Alex gibi bir oyuncu varsa, takımı Alex'e göre kurarsınız. İşte biz burada yanlış yaptık yıllardır. Denizli maçında kaçan şampiyonluk bu camiayı en az 10 sene geriye götürdü. Kimse bunu kabullenmek istemedi. ama gerçek çok açıktı. Bizi o maç mahvetti. O zamana kadar hep Alex'e göre takım kuruluyordu. O zamanda sonra ise sırf adam almak için adam alındı. Deivid, Kezman, Guiza vs. Eskiden arkasında ve önünde kimler oynuyordu ona bakmak lazım. Appiah - Aurelio - Tuncay - Nobre - Anelka. Siz Alex'in etrafına bu tip adamlar koyarsanız Alex hem atar hem attırır. Bu sene bu kadar gol atmasının sebebi sizce ne ?? Tek kelime ile özetleyeyim. NIANG. Adam tüm defansı o kadar uğraştırıyor ki sonunda Alex istediği alanı alıyor. Niang'a dikkat edin çoğu kanat akınında Niang ceza sahası dışında durur. Bunun nedeni tembellikten koşmaması değil diğer oyunculara stoperi dışarı çekerek yer açmasıdır.

İlk taşı doğru koyduk bu sene. Topuz ve Emre zaten sonuna kadar hak ediyor Alex'in arkasında olmayı. Stoch ve Dia'dan biri illaki her maç eşlik edecektir Alex'e. Tek sorun son isimde. Artık yeni Appiah'ı bulma zamanı geldi diye düşünüyorum. Son parçayı da monte ettiğimiz de inanın bu takım ligin ikinci yarısının tozunu atar. Bakmayın siz 6 puan geride olup sürülerce gol yediğimize. Şu anda ligin başındayız. Daha tam dişliler oturmadı. Üstüne üstlük daha takım içi sorunlu olan isimler var. Nokta transferlerle bu takım uzak ara yapar. Çünkü ligin en iyi ofansif kadrosu elde. Sadece iki nokta transferle iddia ediyorum ikinci yarı namağlup kaparız ligi.

Çünkü Kral dümeni ele aldı.

Hep bizimle kal ALEX.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Transfer Gelişmeleri... + Guiza

Gün geçmiyor ki basında yeni yeni isimler çıksın transfer dönemi ile ilgili. Durumu kısaca izah edeyim zira bu ara yazmaya pek vakit bulamıyorum.

Aykut Hoca Alex harici tüm Brezilyalıları yollamak düşüncesini kafasına koydu zira bundan sonra özellikle Cristian konusunda çok hassas görebilirsiniz kendisini. Ankaragücü maçından sonra soyunma odasında gene bir gerginlik olduğu hakkında dedikodu duydum. Sakatlıklar yüzünden mecbur kaldığından oynatıyordu. Gaziantep maçında sahada olmazsa hiç şaşırmayın bence. Aslında tüm sorun Lugano'nun kartından çıkıyor. Çok net biliyorum ki Yobo'yu Aykut Hoca ön liberoda denemek istiyordu skorun rahat olduğu bir maçta ve %90 Eskişehir maçında bunu uygulayacaktı o kırmızı gelmese.

Transfer konusuna gelince. Artık sağır sultan duymuştur 2 yabancı alınmasını düşünüldüğünü. İsim konusuna gelince basında çıkanlara pek itibar etmeyin derim. Zira bu sene hep imzadan bir gün önce basın öğrenebildi isimleri.

Ama çok açık ve net bir ön libero direk ilk 11 oyuncusu olacak adam, bir de orta saha için her zaman hazır Emre'ye alternatif olacak isim alınacak.

Son olarak Guiza'dan bahsedeyim. Senenin yıldızı olursa kimse şaşırmasın. Kimle konuşsam son iki seneden farklı bir adam var takımda diyorlar. İdmanların neşe kaynağı artı aşırı sosyalmiş. Özellikle Dia ve Niang'la arası çok iyiymiş. Aykut hoca bile bu adama ne oldu kıvamındaymış. 1 ay içinde Guiza Niang çift santrafor bir maçta göreceksiniz haberiniz olsun söylemedi demeyin :)

5 Kasım 2010 Cuma

Eskişehir maçı öncesi...

Önemli viraja giriyoruz. Artık puan kaybına tahammülümüz yok ve sırada nispeten kolay maçlar bizi bekliyor. Maç öncesi sıkıntımız var. Dia, Niang, Gökhan Gönül, Özer, Selçuk, Guiza'nın sakatlıkları sürüyor.  Eskişehir karşısında genç Okan ilk 11'de yer alır %99.

Takımın Volkan - Okan - Lugano - Yobo - Caner - Emre - Mehmet - Santos - Stoch - Alex - Semih 11'i ile maça başlamasını bekliyorum. Kadro olarak ne kadar zengin olduğumuz yukarıda ki paragraf ile 11'imizi birleştirdiğimizde ortaya çıkıyor aslında. Bu kadar iyi bir kadronun ligde bu konumda olması gerçekten çok acı.

Yarınki maça gelince... Çok zor bir maç beklemiyorum. Tipik bir Bülent Uygun takımı taktiği ile orta sahada sık sık taktik faullerle oyun kesilecektir. Ama Bünyamin Gezer buna ne kadar tölerans gösterir bunu bilemeyiz. Normalde kartını kolay çıkarır Bünyamin Hoca am biliyorsunuz MHK Fifa talimatlarını bu sene pek takmıyor. Fifa top oynamaya çalışan takımı koru derken bizim MHK oynatmamaya çalışana prim veriyor. Umarım güzel bir maç olur. Kadro olarak karşılaştırma yapmaya bile gerek duymuyorum açık söylemek gerekirse. Uzak ara maçı almamız lazım.

Son paragrafı da taraftara ayırıyorum. Üzerimizdeki ölü toprağını nasıl atıcaz bilmiyorum gerçekten. Ben maraton üst H bloktayım. Tüm maç çökk çökkkk sesleri duymaktan gerçekten maçlara gitmekten soğudum. Nerede eski maraton ruhu. Nerede eski numaralı agresifliği. 2000'li yılların başında insanların korkudan tribünden kafayı çıkarmadığı günleri özledim.

4 Kasım 2010 Perşembe

Mohamed Sissoko transfer haberleri hakkında...

Basında bir furyadır başladı. Mohamed Sissoko için Fenerbahçe ciddi girişimde vs. şeklinde. Klasik QTM haberleri, transfer dönemi yakınlaştıkça sıklıkla hepimiz tarafından okunacaktır.

Sissoko haberleri de bunlardan biriymiş. Daha doğrusu işin aslı şöyle. Sissoko Juventus'ta şu anda ikinci alternatif olarak kaldı. Sık forma şansı bulamıyor özellikle ligde. Bunu fırsat bilen bir kaç uyanık menejer 4-5 futbolcunun ismini kulübe bildiriyorlar, devre arası uygun fiyata size bu adamları getirebiliriz diye. Kulüp kendi izlediği oyuncular olduğu için bu önerilere pek sıcak bakmıyor. Kulüpten bekledikleri tepkileri alamayan menejerlerde klasik olarak haberi basına yazdırarak kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışıyorlar kulüp üzerinde. 

Ama pek olası bir transfer gibi gözükmüyor bu. Zira Sissoko Juventus'a gelirken bonservisi için 9,5 mio€ ödendi Liverpool'a. O yüzden yok pahasına verilecek bir konumda bulunmuyor. O yüzden ara transfer için pek Sissoko ismi gündeme gelmeyecektir. Menejer gazlamalarına gelmeyelim lütfen.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Omer Toprak'ın Bonservisi

Ömer Toprak ile ilgilendiğimizi dün yazmıştım. Bu adam kaza geçirmeseydi zaten şu an %99 kulübümüzün oyuncusu olacaktı. İstenilen ve takip edilen bir oyuncuydu. Kaza sonrası kendini bayağı toparladı. Tekrar takibimiz altında. Kulübe cevaben gelen yazıda bonservis için 3,75 mio€ istendiği yazılıymış. Eğer Bilica'yı 1mio€'ya filan satabilirsek bir takıma sanırım devre arası bu transfer gerçekleşir.

2 Kasım 2010 Salı

Mamadou Niang'ın sakatlığı

Son dakika gelişmesi olarak vereyim.

Sakatlığı iyiye gidiyormuş ancak Eskişehir maçında oynama ihtimali %5'miş. Dia'nın da Eskişehir maçında oynaması çok zormuş. Sağ bekte Okan oynayacakmış. Ayrıca Santos ilk 11'de olacakmış %99

Kalecilik nankör meslek...

Hep derim... Özellikle Volkan konusunda çok ciddi tartışmalara girmişimdir gerek Antu platformunda gerekse arkadaş çevresinde. Kalecilik nankör meslektir. Düşenin dostu olmayan şu dünyada bir kalecinin tabir-i caiz ise hiç dostu yoktur.

Hikayemizin kahramanı Michael Rensing  isimli genç bir Alman. Kulak aşinalığınız olabilir zira kendisi Şampiyonlar Ligi dahil bir çok mücadele de kalede bulundu. Arkadaşımız 2000 yılında TUS Lingen adlı amatör takımdan Bayern Münih genç takımına çıkan bu arkadaş hayatını Oliver Kahn'ın emekli olmasını bekleyerek geçiriyordu. Beklediği fırsat eline geçtiğinde ise 2007 - 2008 sezonuydu. Toplam 17 maç oynadı. Kimisinde iyi kimisinde ise kötüydü. Bir sonraki sene Bayern ona güvenme yolunu seçti ve takımın birinci kalecisi yaptı. Toplam 37 maçta forma giydi. Ancak yaptığı hatalar cidden tüm kulübü endişeye düşürmüştü. 2009 - 2010 senesinde ihtiyar Butt, Rensing kardeşimizin yerine 1.kaleci oldu. Rensing unutulmaya yüz tuttu. Sadece sakatlıklar dolayısıyla 7 maçta forma giyebildi. Ve sonunda beklenen gerçekleşti, Bayern yeni bir kontrat önermeyeceğini açıkladı.

Herkesin beklediği Almanya'nın orta sıra takımlarından birinde kariyerini tekrar canlandıracağı idi. Ancak beklenen olmadı. Her kulüp yediği hatalı golleri hatırladı. 1 Kasım tarihine kadar kulüpsüzdü. Şu an ne mi yapıyor ??? Leicester City tarafından denenmeye alındı. Talepte kendi menejerinden geldi.

Şampiyonlar liginden - kulüpsüzlüğe.

Kalecilik böyle nankör meslek.

İnsan düşmeye görsün...

İdeal Kadro - En son transfer dedikoduları

Sene başından beri sahaya çıktığımız kadrolarda bir türlü istikrarı yakalayamadık. Kimisinde sakatlık bahaneydi kimisinde hoca tercihleri. Öncelikle şunu belirteyim ben kesinlikle sakatlıklarda teknik ekibi suçlu buluyorum ve acilen bir kondüsyoner alınmasını gerekli görüyorum zira bir futbol takımında bir dönemde 7 farklı oyuncunun adalesinde yırtık olmaz. Eğer olursa bilin ki yanlış çalışıyorlar demektir.

Takıma gelince. İki maç üst üste aynı takımla maça az çıkabildik. Genelde 1 ya da 2 sakatımız oluyor. Özellikle kış aylarının geldiği bu aylarda muhakkak sakatlıklar daha da artacaktır bozulmaya yüz tutan zeminlerle birlikte.

Devre arasına kadar iyi kötü liderle arada pek puan farkı olmadan gireriz diye düşünüyorum. Öncelikle şunu belirteyim devre arası transfer olacak. Bunlar hem genç hem de direk 11'de oynayabilecek kapasitede olacak. Orta sahaya bir ve sol kanada bir oyuncu için çalışmalar var. Ayrıca Freiburg'lu Ömer Toprak için de kulübünden satmayı düşünüp düşünmediklerine dair bilgi istendi. Sanırım çıkan Bilica haberleri doğru. Takımda devre arasından sonra tek Brezilyalı Alex kalırsa şaşırmayın derim. Santos konusunda kulübe gelen teklifler var. Özellikle İspanya'dan. Maliyetinin üzerine bir fiyata satılabilir. cristian büyük ihtimalle sene sonuna kadar kiralık gidebilir. Bilica ise ülke içinden bir takıma yollanabilir. Ancak şunu da açık belirteyim 10 yabancı kullanmayacağız. Üç oyuncu da yollansa bile 2 yabancı alınacak. Bir kişi tribünde oturacak. Ayrıca Guiza'nın dönmesi ile Gökhan'ında rus kulüplerine satılmasına çalışılıyor.

Bunları neden yazdım ? Geçen sene başkan maalesef devre arası takviyesi sağlıklı değil diyordu. Tabii ki sözünü yememek için bazı şeyleri görmezden gelebilir ancak o zaman şampiyonluk gider. Öyle bir lüksümüz yok o yüzden ciddi bir revizyon olacak takımda. Mutsuz tüm oyuncular ile yollar ayrılacak. Yerlerine genç ve dinamik isimler gelecek.

Bir de dip not vereyim. Guiza'nın yüzü gülüyor bu ara. Bunun sebebi ise İspanya'dan döndüğünden beri gördüğü yakın ilgi. Hatta başkana iki senedir burada aldığım para altında ezildim. Eğer sizde isterseniz mukavelemi 2014 yazına kadar uzatalım ve son üç yıl 1,75 mio€ alayım demiş. Aykut Hoca'ya konu iletilmiş sezon içindeki performansına göre böyle bir ihtimal var. Çünkü hoca ve başkan Niang'ın yanında Guiza'nın çok başarılı olacağını düşünüyormuş. Adam şu anda tek başına çalışıyormuş ancak tesislere ilk giren ve son çıkan oluyormuş. Enteresan gelişmeler görebiliriz bu konuda. Ameliyat bayağı rahat ettirmiş adamı anlaşılan.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Kornerden gol yemek... Bursa maçı

Bursa maçı gene umduğumuz gibi bitmedi. Gene yenemedik. Kimine göre iki puan kaybettik, kimine göre 1 puan kazandık. Ben 2 puan kaybettiğimize inananlardanım. Neticede Semih boş kaleye yarım metreden topu yuvarlayabilse yani 67.dkda maç 2-1 olsa Sercan o pozisyonları biraz zor bulurdu. Nitekim kaçırdığımız onca gol, direği yalayarak çıkan şutlar, skorun 1-1'de kalmasının ana sebebiydi.

Aslına bakarsanız Fenerbahçe'nin 6s maçına çıkması gereken kadro sahadaydı Cuma akşamı. Rakibe basıp sindiren daha önemlisi orta sahada pas yapan bir takım vardı sahada. Ancak gene bir olayı beğenmedim açık söyleyeyim. Takım 1-0 öne geçti. Aykut Hoca Cristian'ı yanına çağırdı. O ana kadar ofansif olarak bir şeyler yapmaya çalışan Cristian o dakikadan sonra iki stoperin arasına gömülmeye ve bazı pozisyonlarda da Bursalı Batalla'yı kovalamaya başladı. Bu olmaz. Bu gerçekten olmaz. Çok büyük hata yapıyor Aykut Hoca. Takım kenara baktığında ben inanıyorum ki Aykut Hoca'dan ışık almıyor. Bu çok büyük bir sıkıntı. Ben bu kadar duygusuzca kenarda durmasını yakıştıramıyorum kendisine. Tabii ki bazıları gibi şaklabanlık yapmasın ama orada olduğunu hissettirsin artık.

Maç öncesi yazımda duran toplardan tehlikeli olacaklarını ancak Ali Tandoğan'ın büyük ihtimalle oynamayacağından bu tehlikenin önemli ölçüde azalacağını yazmıştım. Adam iğneyle sahadaydı ve gene ortaları ile bize yoğun tehlike oluşturdu. Nitekim golü de yanlış eşleşmeden yedik. Tamam kabul ediyorum alan savunması yapıyoruz ama Bursa'ya karşı bunu yapamazsın. Ömer ve Turgay gibi Türkiye liginin en iyi kafaya çıkan adamlarından ikisinin oynadığı bir takıma kornerde adam adama savunma yapılır. alan savunması yaparsan adamların geriden gelip sıçrama avantajı ile birlikte senden en az 30 cm yükseğe zıplar ve her gelen geçen topa kafayı vurur. Nitekim maç boyu öyle oldu ancak Aykut Hoca bu olaya maalesef müdahele edemedi.

Diyorum ya zannedersem Aykut Hoca'da bizim gibi yaşayarak öğrenecek bazı şeyleri. Umarım öğreniyordur daha doğrusu. Çünkü bu hataları inanın çoğu teknik direktör yapsa çoktan arkasına teneke bağlanıp kışkışlanırdı. Camianın insanı olmasından dolayı kimse ses etmiyor şu anda. Çünkü şu anda bence en fazla Trabzon maçında puan kaybedilebilirdi. Diğer tüm maçlarda Fenerbahçe'nin rahatlıkla galip gelmesi gerekirdi ve ben bu maçların çoğunda maalesef Aykut Hoca'nın hatası olduğunu düşünüyorum.

Ha bu arada son bir cümle ile bitirişi yapayım.

Sevgili Bülent Yıldırım, taç verdiğin pozisyondan sonra Niang'ın sahalara 15 gün sonra dönebilecek olmasına ne diyeceksin ? Kasap Neill'in adamın dizini hedefleyerek direk tekmeyi sallayıp sonra  da operasyonu kaburga da bitirmesini izledin ya onu diyorum. Çok başarılıydın 8,4 aldın ya ondan herhalde Akhisar - Giresun maçındaydın bu hafta. Ahh yönetim ah... Bir gıkın çıksın. Sokacam kulüpler birliğine adamlar doğruyorlar bizi be başkan...

UYAN ARTIK .... !!!!!!!

27 Ekim 2010 Çarşamba

Bursaspor Maçı Öncesi...

Yarın ligin belki en kritik maçına çıkıyoruz. Bir galibiyet ile geçen haftaki üzüntümüz komple değişebilir. Nedenine gelince. Bundan sonra zor maçımız yok. Tabii ki hiçbir maç sahada oynanmadan kazanılmıyor ancak düşündüğünüzde ligin tepesinde olan Bursa, Kayseri , 8jk, 6s ve Trabzon maçlarını bitiriyorsunuz. Bundan sonra hep sıralamada aşağıda olan takımlar ile mücadele edeceğiz. Bu yüzden ben asıl bu haftanın en önemli maç olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize en önemli rakipleriniz birbirleri ile didişirken siz düşmeme mücadelesi içinde olacak takımlar ile oynayacaksınız. Biliyorum geçen senelerde en önemli handikapımız bu takımlara puan vermekti ancak şu anki kadro yapımız ve oyun stilimiz itibari ile bizim artık bunun gibi puan kayıplarını 8 maçta 1 yaşayacağımızı düşünüyorum.

Yarınki maça gelince. Sahaya %80 Volkan - GG - Bilica - Yobo - Santos - Emre - Topuz - Stoch - Kazım(Caner) - Alex - Semih ( Niang ) 11'i ile çıkacağız. Ben bu kadronun rahatlıkla Bursaspor'u yeneceğini düşünüyorum. Santos'u koymamın sebebi ise taktik idmanda Aykut Hoca'nın uzun bir süre önde Caner arkada Santos'u oynatması. Bu durumda büyük ihtimal Kazım'ı kulübeye çeker. Hoca belli ki 6S maçında yaptığı orta sahayı teslim etme yanlışını farketmiş o yüzden hafta boyu çözüm arayışındaydı.

Bursaspor bence tamamen şişirilmiş bir takım. Ben hala söylüyorum. Biz bu kadar kötü olmasak, ezeli rakiplerimiz ( gerçi artık onlara rakip demeye dilim varmıyor. ) bu kadar çapsız olmasa inanın adamlar da hiç bir şey yok. Küçük takımlar sağolsun bize motive olduklarının 10'da biri Bursa'ya motive olsalar görürüm onları 2 beraberlikle mi yollarına devam ediyorlar. Görüyoruz Avrupa'da inşallah ilk gol pozisyonlarına girerler bir ara.

Yarın ki maçta panik havası olmadan sakin futbolumuzu oynarsak fazla sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum. Niang hele oynarsa Fenerbahçe galibiyetinden adım kadar eminim diyebilirim. Rakibin en büyük silahı duran toplar olabilir bize karşı ancak aldığım haberler Ali Tandoğan'ın oynaymayacağı yönünde. Bu yüzden büyük ihtimalle orada da eski etkinliklerinde olamazlar.

Ligin en kritik maçına çıkıyoruz. Bir galibiyet bahar havasına geri dönüş yaratır. Ondan sonrada iddia ediyorum en az 5 puan farkla ilk yarıyı lider bitiririz.

BUNU AÇIKLA BÜLENT YILDIRIM !!!!!!!!!!!!!!!

Türk futbolunun geldiği noktayı özetleyen güzel bir resim görüyorsunuz üstte. Artık Spor Toto Süper Ligi'nde uçarak tekme atmak serbest. Ama önemli olan formanızın rengi. Sarı ve lacivertten oluşan bir forma ile yeşil sahalara adım attıysanız işiniz zor demektir. Geri kalanlara ise hiç sıkıntı yok. Bunu neden mi buraya taşıyorum. Bu konu gündem de kalmasa dahi bir şekilde tüm muhabir arkadaşları devreye sokarak olayı sıcak tutucam.

Tarih 22 Şubat 2010. Fenerbahçe kendi sahasında Bursaspor ile oynuyor. Maçın 82.dakikasında Fenerbahçe ceza sahası içinde oluşan bir pozisyonda hakem tereddütsüz endirek serbest vuruş veriyor. Nedeni Bilica'nın ayağını tehlikeli uzatması. Hakem kim mi ? BÜLENT YILDIRIM.  Biri şu iki pozisyon arasındaki yorum farkını açıklasın. Başka bir şey istemiyorum.




EY FENERBAHÇE'LİLER. UYUMAYIN!!!!!! İNCE İNCE DOĞRANIYORUZ....







26 Ekim 2010 Salı

Yükselen maliyetler ve Pilot takım uygulaması


Gördüğünüz amblem benim çok sevdiğim bir takımın. Kendileri Danimarka'nın köklü kulübü Viborg FF. Kendileri ile tanışmam bahis dünyasına adım atarak iskandinav liglerindeki inanılmaz ekmeği fark etmem ile oldu. Kafaya oynayan sürpriz takımdı Viborg FF.  Kendi sahasında Copenhagen ve Brondby'e kök söktürüp sürpriz skorlarla çok güzel paralar kazandırmıştı zamanında bana. Niye bu takımı örnek mi verdim. Şöyle izah edeyim size. Viborg küçük bütçesi ile büyük işler başardıktan sonra sponsorunun yaşadığı ekonomik sorunlar sonunda ufalmak zorunda kaldı. Bunun doğal sonucu olarakta önce güçlerini kaybettiler, sonra 2.lige düştüler ve son olarakta kulüp satışa çıktı. Zamanında uzun uzadıya araştırmıştım. Rakamı size hatırladığım kadarıyla söyleyeyim. 1,3 mio €'ya kulüp satıldı. ( Tüm branşları ile ) Şimdi size neden bundan bahsediyorum.

Günümüzde transferde inanılmaz rakamlar dönüyor. Yanlış harcanan paralar. Sabır gösterilmeyen oyuncular, erkenden kaybedilen genç yetenekler. İskandinavya'nın iklim yapısı vs. belki bize bire bir paralel değil ancak ortada şöyle önemli bir fırsat var bu konuda. Zaten takımımızın bundan sonra yöneleceği pazar belli ki Avrupa ve Afrika. İskandinavya'nın genel lig yapısını incelediğimizde zaten açıkça ligin genç brezilyalı, afrikalı ve iskandinav oyunculardan oluştuğunu görüyoruz. Şimdi şöyle bir hesap yapalım. Bir takımı 2 mio €'ya satın alsak herhangi bir iskandinav liginden. Sonra 20 tane 500.000€'ya genç oyuncu Afrika'dan, İskandinav ülkelerinden ve Brezilya'dan transfer edip bu takımın kadrosunu oluştursak. Başına 1 mio €'ya gençlerle başarılı bir şekilde çalışabilen bir teknik direktör getirsek. Üstüne bir de senelik 2 mio € genel gideri olsun bu takımın. Toplam maliyet 15 mio € oluyor. Şöyle düşünelim. Bir Stoch transferi için 6,5 mio € bonservis oyuncuya vereceğimiz senelik 2,5 mio € yu katarsak 4 senelik maliyeti zaten 16,5 mio€'ya geliyor. Yani bu demektir ki bir tane genç oyuncu çıkarabilirse bu takım senede o zaman zaten neredeyse kuruluş amacına ulaşır. Tam verim alamayıp diğer takımları satılacak oyunculardan gelecek paraları filan hesaplamayalım bile. Size çok net bir örnek vereyim. Djiby Fall'ı herkes Fenerbahçe - Randers maçlarından hatırlar. Adama hayran kalmıştık. Tek başına tüm stoperlerimizi birbirine vurmuştu adeta. Randers'a Vitre adlı bir Fransız takımından bedavaya geliyor Djiby. Randers'ta başarılı bir sene geçirince Araplar hemen atlıyor ve 1.3 mio€'ya transfer ediyorlar Djiby'i. Orada önemli bir sakatlık geçirince Odense'ye Danimarka'ya geri dönüyor 880.000€'ya. Orada yılın oyuncusu olup 4 mio€'ya Lokomotiv Moskova'ya gidiyor. Baktığınızda neredeyse maliyetsiz keşfedilen bir oyuncu için çok önemli rakamlar. O yüzden işte tabela stresi olmadan yerel ligi gelişime açık bir ülkede düşük maliyetle bir takım alırsak ileride transferde hangi yabancıyı alacağız diye düşünmeyiz. Aynı şekilde kendi genç yeteneklerimizden de iki üçünü yollarsak, hem bank asya gibi sertliğe dayalı bir ligde sürünmekten kurtarırız, hem dil bakımından yetişirler, hem de avrupa futboluna erken adapte olurlar.

Sadece bir sene bir oyuncu az alalım ama bu yatırımı yapalım bence.

Yorumlarınızı bekliyorum.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Derbi sonrası Aykut Hocaya sadece tek bir cümle.

Bir derbi daha bitti. Gene sonuç aynı. Maalesef hüsran.

Çocukken bana rahmetli Cihat Arman bir öğüt vermişti hala kulaklarımda çınlar bunun gibi maçları izlerken. Daha 7-8 yaşındaydım hatırlamıyorum kazma mıydım ya da beceriksiz mi hep kaleye koyarlardı beni. Bir gün adalar vapurundan Cihat Arman'ı alıp kulübe götürecektik babamla. Babam o zamanlar söylemişti birazdan göreceğin insan kuş misali bir oradan bir oraya uçar; şimdiye kadar hiç seyretmediğin, görmediğin bir stili vardır. Tarihimizin en önemli iki üç insanından biridir vs. Çocuk aklı tabii hiç önemsememiştim o kişinin kim olduğunu. Benim derdim mahalle maçında hep yenildiğimiz alt sokağı nasıl alt edeceğimizi ondan öğrenmekti. Malum tarihin en önemli insanlarından biriyse futbolu da çok iyi biliyor olmalı idi. Dedim ki Cihat dede size bir şey sorabilir miyim ? Gayet gür bir sesle " Sor bakalım iki buçukluk." dedi. Biraz rahatlamıştım. Hemen konuya girdim. " Biz arkadaşlarla takım kurduk alt sokakla maç yapıyoruz ama hep yeniliyoruz. Ben kaleci oynuyorum çokta kötü oynamıyorum ama bir türlü yenemiyoruz. " Güldü. "Sen gol yesende yemesende yenilirsiniz iki buçukluk." Sanki maçları seyrediyordu da ahkam kesiyordu gibi düşünmüştüm. Babama kızıyordum bir yandan futbolun her şeyini bilen adamın vereceği fikir bu mu olacaktı bana. Arabada biraz sessizlik oldu. Sonra döndü bana ve sordu. " Kaç kişi sizin takım ufaklık ? " Dedim 6 kişiyiz bir de ben 7. Gene sordu " kaç kişi defansta oynuyor ? " Dedim biz mümkün olduğunca gol atmaya çalışıyoruz ki karşı takımı yenelim. Durdu bana baktı bayağı büyük bir gülümseme suratına hakim oldu. "Kulübe gidince odama gel sen bir iki buçukluk." dedi.

Merak etmiştim sonunda mahalle takımını kurtarabilecek miydim ?? Kulübe varır varmaz koştum yanına gittim. Elinde bir kitap vardı. Güzel bir tebessümle " Okuma yazman var mı ufaklık? " diye sordu. Dedim var. "Al bu kitabı" dedi. "Bunu oku ve anla niye yenildiğinizi." Gene hayal kırıklığına uğramıştım. Futbolun her şeyini bilen adam bana sadece bir kitap vererek olayı çözmüştü güya. Daha sonra dayanamadım sordum. Ben bunu okurum ama sonunda yenebilecek miyiz ??  "Sabırsız bir ufaklıksın" dedi ve ekledi " Bir sonraki maçınız ne zaman ? " Heyecanla cevap verdim. Yarın!!! Duraksadı, güldü, eline ufak bir kağıt aldı ve kalemi ile bir şeyler çizdi. Meraklı gözlerle onu izlerken " Gel bakalım buraya " dedi. Gittim bir baktım kağıdın üstünde çarpı işaretleri var. " Bak Ogün " dedi. " Sen kaledesin, şurada gördüğün iki çarpı senin defansın. Onların önündeki üç çarpı orta saha. Sadece bir çarpı ileride olacak sadece bir kişi ileride bekleyip gol atmaya çalışacak bir de böyle deneyin bakalım nolucak" dedi. Ama bizim orada önemli olan gol atmak dedim . " Siz böyle oynayın merak etme golde atarsınız, rakibinizi de yenersiniz" dedi. Tabii ki inanmadım ama gene de tamam dedim yarın böyle oynayacağız. Kitabı da imzalayıp verdi "Al ufaklık, derslerinden boşta kaldığın her an bu kitabı oku" dedi. Akşam oldu kafamda binbir soru işareti ertesi günü bekledim. Maç başlamadan evvel hiç unutmayacağım şu konuşmayı yaptım. " Arkadaşlar dün FB tarihinin çok önemli bir insanından taktik aldım, böyle oynarsak yenecekmişiz. " Uzun uzadıya anlattım sen burada sen burada diye. Kağıdı o kadar itina ile saklamıştım ki üstünde bir buruşukluk dahi yoktu. Maç oynandı bitti. Gene yenememiştik. Ama bu sefer berabere kalmıştık. 3 gün önce 15 fark yediğimiz takım ile berabere kalmıştık.

Bunca uzun bir anımı niye mi anlattım. Dünkü maça o kadar benziyor ki . Birinin artık Aykut Hoca'ya 4 ofansif geri dönmeyen oyuncunun bir takım için lüks olduğunu anlatması gerekiyor.

Merak etmeyin. Rahmetli Cihat Arman'ın lafını bilerek yazmamıştım. Sona sakladım.

" Oğul sen istediğin kadar iyi kaleci ol; orta sahan boş ise yapacağın tek şey kaleden top çıkarmaktır."

Toprağın bol olsun Cihat Dede.

21 Ekim 2010 Perşembe

Derbi Öncesi Son Gelişmeler

Korktuğumuz başımıza gelmedi. Herkesin içi rahat olabilir Samandıra'da son derece ciddi bir atmosferde çalışıyormuş takım. Şöyle izah edeyim. Aykut Hoca geçen gün Sigma maçından sonra Sami Yen'de 1-0 yendiğimiz maçın kasedini izletmiş takıma. Sonra da maçın tarihçesini anlatmış. O zaman gene bir ton sorunlarla boğuşan Fenerbahçe, avrupa'dan başarıyla dönen 6S'yi fark yemesi beklenirken inanılmaz bir mücadele ile yenmiş ve herkesi ters köşeye yatırmıştı. Futbolcuların bunu izlerken bayağı şaşırdıklarını ve dahası bu rekabetin büyüklüğü hakkında dahada net fikir sahibi olduklarına eminim.

Ciddi oynadığımız anda maçın açık ara favorisi biziz zaten. Kadro olarak gerçekten şu anda adamların çok üstündeyiz ve üstüne üstlük sonucu değiştirecek bir çok ayağımız var ekstra olarak. Dua edelim de Misimoviç ve Elano sahada olsun. Böylece orta sahanın tüm mücadele gücü düşmüş olur. Orta sahayı almamız demek maçın farklı bitmesi demektir zira 6s savunması asla Alex Niang Dia üçlüsünü durdurabilecek özellikte değil. Solda Hakan ya da Insua kim oynarsa oynasın sakar ve ağır. Sarbi'yi yazmaya gerek bile yok. Servet deseniz Niang ile mücadele etmekten büyük ihtimal orta sahadan kaçan oyunculara müdahele edemeyecek.

Ben bu maçta forvet oyuncularımızdan ziyade orta saha oyuncularımızın pozisyonlarda etkili olmasını bekliyorum. Niang duvar vazifesi görecektir. Ayrıca yapacağı çapraz koşular ile Alex - Emre ve Topuz'a yer açacaktır. Maçın tansiyonu kesin yüksek olacak. Ben skor olarak geriye düşmeleri durumunda 6s takımından bir ya da iki kişinin kırmızı kart görebileceğini düşünüyorum zira stres hat safhaya ulaşıcak ve üstüne üstlük bu sefer taraftarlarıda inanılmaz derecede protesto edecektir maç içinde olası bir 2 farklı mağlup duruma düşmelerinde.

Stoch muhtemelen yedeklerde maça başlayacak. Sonuca göre kendine 2.yarıda şans bulacaktır. Hocanın tribüne çıkacak yabancı konusunda sıkıntıda olduğu söyleniyor. Zira derbi maçında Bilica'nın kulübede olmasını istiyor. Ancak öyle bir durumda Santos ile Cristian arasında kalacak. Cristian'ı da oynatma ihtimali yüksek o yüzden bu sefer Santos'u tribünde görebiliriz. Gerçi ben hala Caner'den çok korkuyorum. Defans oyuncusu olmadığı için kart görme potansiyeli çok yüksek. O konuda umarım maçta sıkıntı yaşamayız.

Ve son olarak kapanışımızı yapalım.

Mamadou + Dia + Yobo = 1mt

Transfer çalışmaları...

Az önce yeni bir bilgiye ulaştım. Selçuk İnan konusunda Sadri başkan ile bizim başkan görüşmüş. Şöyle ilginç bir anlaşma gündemdeymiş. Bonservisi için 2mio€ ödenecek ancak seneyi Trabzon'da bitirecekmiş. Başkan Trabzon ile ilişkileri bozmak istemiyormuş. Bu anlaşmanın bu şekilde konuşulmasının  sebebi de Rus kulüplerinin devre arası Selçuk'u kadrosuna katmak istemesiymiş. Ayrıca Trabzon Semih için bizden izin istemiş. Aziz başkan Semih nasıl isterse saygı duyarız demiş.

Sıcak bilgi hemen geçeyim dedim.

19 Ekim 2010 Salı

Derbi Öncesi

Gerçekten şu sıralar gözlerime inanamıyorum. Yönetim nasıl böyle yanlışlar yapıyor anlamak imkansız. Derbi öncesi T-shirt bastırmak neyin nesi ??? Bunun taraftarı gaza getireceğini filan mı sanıyorlar ??? Ya da oyuncuları ?? Saçma işler bunlar. Rakip zaten çok kötü durumda, adamlar zaten son senelerdeki en rahat derbilerine çıkıyorlar çünkü onlar için şu gerçek var. Yenilirlerse hoca kötüydü o yüzden yenildik. Yenerlerse hocaya rağmen yendik. Adamlar ilk kez stressiz Fenerbahçe maçına çıkıyor senelerdir. Biz napıyoruz ?  Oyuncularımızı, camiamızı rehavete sokmak için kendi elimiz ile T-shirt çıkarıyoruz. Bir boka benzese anlayacağım ama tasarımı da rezil.

Bence yaptığımız büyük hata. 6s'nin bizim karşımızda başına ne geldiyse hep zamanında bize yaptıkları saygısızlıklardan geldi. Sigma'ya yenildik, 5 olur dediler Aykut çatala çaktı. Kale yetmez basket potası takalım dediler Johnson ampul gibi astı. Bunlar önemli donelerdir derbiler hakkında. Eğer işinize saygınız, rakibinize saygınız yoksa futbol tanrılarıda size saygı duymaz.

Akıllı olalım derim. İlk kez bir derbiden önceki havayı beğenmiyorum. Rakip ne olursa olsun ezeli rakibimizdir. Unutmayın, maç gazozuna bile olsa çatır çatır geçer.

Kesinlikle biz favoriyiz altına her türlü imzamı atarım. Ama en önemlisi favoriysek bile onların 6s olduğunu farkedip öyle sahaya çıkmamızdır. O zaman işte beklediğimiz güzel oyun ve farklı skor gelir anca.

Mamadou + Dia + Yobo = 1 mt diyerek yazımı tamamlıyorum :)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Konyaspor : 1 FENERBAHÇE : 4

Tahmin ettiğimiz gibi bir maç oldu. Hocanın Niang tercihi beni şaşırttı açıkçası. Hiç ama hiç beklemiyordum onu riske edeceğini. Neyse kazasız belasız atlattık maçı. Maçın geneline bakınca Alex olmadığında iki hızlı kanat oyuncumuzun üstüne yükün bineceği aşikardı. Bir sene evvel hakkında methiyeler düzülen Keita'yı hatırladıkça, yorumcuların Dia hakkında bu kadar sessiz kalmasını anlayamıyorum. Adam kendini yalandan atmayıp rakibe pislik yapmıyor diye sanırım hak ettiği saygıyı göremeyecek. Şu an içi en az Alex kadar değerli bir hucum silahımız Dia. Adam eksiltiyor. 0'a iniyor. Orta kesiyor ve en önemlisi kafası hep havada. Yani adam bakarak orta yapıyor, pas veriyor. Bunu çoğu kanat oyuncusunda göremezsiniz. Çok ama çok önemli bir özellik.

Rakip bizim ayarımızda değildi. Klasik bir Ziya Doğan takımını. Baltalar ordusu. Herkesi tekme ile sindirmek temel oyun prensipleri. Ama tabii papaz kaç kere pilav yerdi onu sorgulamak lazım. Devamlı bu zihniyetle giderlerse Bank Asya cingılını daha çok duyarlar kulaklarında. Takım olarak koskoca bir hiçler. İleride ki santrafor biraz kafası çalışan bir adam başka göze batan bir tane oyuncuları yok. Bu arada çok komik bir olay gördüm dün. Bizim yaydan frikik kazandı Konya. Parma'da oynarken frikikleri atan Montano dururken bizim 500 frikikte 1 gol atan Erdal topu önünden aldı adamın. Gözlerime inanamadım. Tamam adam eski Montano olmayabilir ama adamın kariyerine hürmet en azından.

Al gülüm ver gülüm yaparak geçen ikinci yarının ardından maçı 4-1'e kitledik. Baktığımızda önemli bir galibiyet. Haftaya olası bir 6s galibiyetinde ligde çok avantajlı bir konuma gelebiliriz. Konya deplasmanını kara kış gelmeden kayıpsız geçmek çok önemli bence. Rakipler hep gidecek düşme derdindeyken adamlar karda kışta. Fikstürümüz avantajlı bakmayın. Trabzon gitti. Kayseri gitti. 2 hafta sonra Bursa gidecek. Konya gitti. Deplasman denebilecek yerler ilk yarıdan bir bir gidiyor. Derbiler mi dediniz ??? Keşke  her maç derbi olsa :)))

Not : Koyduğum fotoğraf takımın havasının nasıl olduğunu sanırım en iyi özetleyen tablo.

Konya Maçı Öncesi

Tam 11 puanlık bir maça çıkıyoruz bugün. En önemlisi eğer önümüzdeki iki maçtan 6 puanla çıkarsak, işte o zaman bence 6S'yi ligden kopartmış oluruz. Bu kadar moral bozukluğunun altından kalkamazlar diye düşünüyorum. Konya maçı öncesi Alex sakat İstanbul'da bırakıldı, Niang ise kadroda ancak ben Aykut Hoca'nın onu Konya'nın patates tarlası sahasında oynatacağını düşünmüyorum. Hem bozuk saha hem de rakibin balta stoperleri böyle adale sakatlıkları için ciddi tehlikedir o yüzden ben Niang'ı kulübe de bekliyorum bugün.

Takım muhtemelen : Volkan - GG - Yobo - Lugano - Santos - Emre - Topuz - Stoch - Dia - Özer -Kazım 11'i ile sahaya çıkacaktır diye düşünüyorum.

Kazım'ın yerine Semih'i görürsek şaşırmamak lazım ancak ben hocanın Kazım'a iyi çalışmasının ödülünü vereceğini düşünüyorum.

Maça gelince. Konya'nın defansif yapısı pek kuvvetli değil. İleri uç oyuncuları da ağır. Savunmamız için pek sorun teşkil etmeyeceklerini düşünüyorum. Maçın başında tempo yapıp skoru sağlarız diye düşünüyorum. İkinci yarı ise hepimizin alıştığı rolanti oyuna dönerek herhangi bir sıkıntı yaşamadan bu 90 dakikayı tamamlarız büyük ihtimal.

Maçın kilit oyuncusu Dia olur. Konya'lı oyuncuların bol bol kart göreceğini düşünüyorum Dia'yı durdurmak isterken.

Maçın rahat bir skora gelmesi halinde ise son 20-25 dk Gökay'ı sahada görebiliriz. Aykut Hoca'nın bir süredir onu forvet arkası denediğini belirteyim. Bu maç eğer rahat bir skorda giderse Gökay'ın şans bulması için ideal bir mücadele olabilir.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Milli Maç ardından...

Erdal http://riqfutbol.blogspot.com/2010/10/sayn-hiddinke-sorular.html 'da çok güzel bir sorular kümesi oluşturmuş. Bende kafamda onunla paralel örtüşenleri altına yazdım. Bakın isterseniz. Gerçekten çok yazık bize.

12 Ekim 2010 Salı

Batman'da hazırlık maçımız...

Saat 15:00'te Batman karması ile Batman'da oynayacağımız maç için kentte cidden bir bayram havası hakimmiş. Demin kafile ile giden bir muhabir arkadaş ile konuştum bana ufacık bir çocuğun Alex'i uzaktan gördüğünde sevinçten nasıl ağladığını tasvir etmesiyle cidden oradaki insanlar için bu kadar ufak jestlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.

Büyükşehirlerde yaşayan bizler acaba bazı şeylerin farkında mı değiliz ? Babamın bir lafı aklıma geldi. Şükretmeyi gerçekten bilmemiz lazım. Bizim umursamadığımız ya da burun kıvırdığımız en ufak bir olay, bir başkasının dünyasını değiştirebiliyor.

Umarım maç oradaki insanlar için çok keyifli geçer.

Halkın takımı olma özelliği Fenerbahçe'nin bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Gelecek sene için transfer çalışmaları

Valla ilk haberi duyduğumda kulaklarıma inanamadım ama biraz araştırınca olayın doğru olduğunu öğrendim. Gelecek sene için ciddi derecede scouting çalışması başlanmış. Aykut Hoca'nın belirlediği 6 adet oyuncu varmış çeşitli mevkiilerde. Bu oyuncular sene boyunca izlenip aylık periyodlar halinde hocaya raporlanacakmış.

Bence çok olumlu bir gelişme. Ayrıca gurbetçi oyuncularla ilgili de bir çalışma varmış ancak bunun detayını öğrenemedim tam olarak. Takımdaki Türk oyuncu sayısının artması gerek ancak yurt içi piyasada gerçekten beklendiği patlamayı yapan oyuncu hala yok. Ülke futbolu açısından gerçekten çok vahim bir durum. Gene 2000'lerin başı gibi her takımda 4-5 adet gurbetçi oyuncu olacağı günler sanırım yakın. Alt yapıların önemi o yüzden bir kat daha artıyor. Gökay'a, Okan'a, Berk'e gözümüz gibi bakmamız lazım.

Kazım konusunda bir haber vereyim. Eğer devre arasına kadar olumlu çalışmasını sürdürürse kendisine 2 senelik sözleşme teklif edilmesi düşünülüyormuş.

Bilica'dan haber vereyim. Cluj takımı ona teklif yapmamış. O menejerini Cluj'a kendini pazarlamasını söylemiş.

Santos'a gelen teklif haberi doğru değilmiş. Teklif sadece satmayı düşünüyor musunuz diye gelmiş. Herhangi bir rakam konuşulmamış.

Devre arasında yabancı transferi pek beklememek lazım. Çünkü kadro çok abartılı gelişmeler olmazsa bu şekilde kalacak. Abartılı gelişme dediğim sadece Bilica ile ilgili. Guiza dahil diğer oyuncuların gitme ihtimali pek yok zira Guiza şu anda Semih'in formsuzluğu nedeniyle Aykut Hoca'nın planlarında 2 numaraya çıktı.

Şimdilik dedikodu mahiyetinde duyduklarım bunlar. Duydukça paylaşırım zaten.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Cristian - Aykut Zirvesi...

Son saniye dedikodusu geldi sizlerle de paylaşayım. Cristian ile Aykut Hoca'nın başbaşa görüşmesinde Cristian yaptığı hareketlerden dolayı özür dilemiş. Ayrıca ailevi bir takım problemleri olduğunu o yüzden kafasını tam olarak futbola veremediğini de eklemiş. Ayrıca geri dönme gibi bir niyetinin olmadığını ve Türkiye'de çok mutlu olduğunu da söylemiş.

Aykut Hoca'nın bu tavır karşısında tepkisi basına da belirttiği gibi iyi çalıştığı zaman formayı alacağı yönünde olmuş. Ailevi sorun hakkında bilgi alamadım haber alan olursa eklemeyi yaparız.

Bana kalırsa Selçuk'un sakatlığından sonra olumlu bir gelişme. Çünkü Mehmet'in orada ne yapacağı bence tam bir muamma. Hala kendini tam olarak bulamadı.

Volkan Demirel

Geçen gün twitter üstünde Antu'da mod olarak görev yapan biriyle yaşadığım tartışmayı çoğunuz az çok görmüştür sanırım. Volkan için " Kendini bir maçta rezil etme be kardeşim. " gibi bir ifade kullanınca benim tepem atmış ve bayağı bir üstüne gitmiştim. Benim için durum çok açıktı. İmam osurursa cemaat sıçar. Antu'nun bugünkü haline niye geldiğinin ufak bir yansımasıydı aslında cuma akşamı yaşadığımız olay.

Volkan kaleyi Rüştü'den devraldığından beri onlarca hata yaptı. Doğaldır çünkü kalecilik mesleği belki de yeşil sahalarda en hatanın göze battığı yerdir. Bugün bir forvet boş kaleye gol atamayıp 3 dk sonra başka bir pozisyonu değerlendirdiğinde herkes onun kaçırdığı golü unutur. Ama kaleci öyle mi ??? 20 tane top kurtarsın ama bir tane gol yesin hatalı direk idam edilir verdi maçı diye.

Yukarıdaki fotoğrafı hepiniz hatırlıyorsunuz. Sevilla maçı. Volkan çok kötü bir performans sergileyerek neredeyse maçtaki 3 golüde hatalı yemiş ancak daha sonra penaltılarda kalesinde devleşerek kendini affettirmişti. Bu belkide Allahın bir lutfuydu çünkü kaleciler için böle geri dönüş şansları bunun gibi uç örnekler dışında mümkün değildir.

Konuya dönersek... Volkan hata yapar. Hatalı golde yer. Olmayacak işler de yapar. Ancak Volkan baktığınızda çok istikrarlı bir kalecidir. Senede belki 1 ya da 2 maç kaybettirir ancak 7-8 maçta kazandırır. O yüzden kimse gelipte adam için benim nezdimde "Kendini bir maçta rezil etme be kardeşim" diyemez.

Anket açıyorum konuyla ilgili blogta. Rica edicem oy verin. Antu'da açmak isterdem ama malum şakşakçılardan ne kadar objektif çıkar onu bilemediğimden en azından tarafsızlığına inandığım insanların oylarına bakmak istiyorum. Volkan'ın Fenerbahçe forması altında çıktığı maçların % kaçında kötü oynadığını hatırlıyorsunuz. Ya da Daum'un ifadesiyle sizi dehşete düşürüyor mu ??? Lütfen dürüst bir şekilde oylayın. Gerçekten genel hava cuma günkü gibi mi görmek istiyorum.

Çok teşekkür ederim.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Son zamanlarda çıkan oyuncu haberleri hk.

Gene herkes yazıyor çiziyor. Malum basın için ölü dönem ve bir yerlerden haber bulmaları lazım.

Mesela Bilica'yı arıyorlardı Pazartesi, bir sorsak bulmuşlar mı ??? Ya da Cristian her hafta gönderiliyor takımdan. Eğer Konya maçında Topuz ön libero işini kıvıramazsa acaba Cristian oynar mı ???? Kazım Gs ile ön sözleşme imzalamıştı. Ne oldu da yönetime boş mukavele verin imzalayayım dedi 10 dakika oynayınca mı kararı değişti ?? Hala köpeklerine tavuk, süt kuzu yediriyor mu ??? Alex devre arası gidiyordu. Acaba sene sonuna kadar buradayım demesi yalan mı ??? Vay hain kaptan... Volkan'ın eşi İngiltereyi istiyor. Burada dizi teklifi alamamış. İngiltere'de Eastenders'ta mı oynayacakmış. Kulüp hala Arsenal'in teklifini reddetmemiş mi ?  Guiza ameliyat oldu unutuldu. Hala onun için bonservis vermeden alalım teklifi yapan kulüp yok mu ? Semih'in sözleşmesindeki itilaf yüzünden hala Aziz Yıldırım Aykut'a baskı yapmıyor mu acaba oynatma gönder diye ??? Lazio Lugano'yu almayacak mı ?? Neden ama İtalyan pasaportu var. Santos'a Milan talip değil mi ?? Zaten adam kendine bakmıyor. Emre ile Yobo ırkçılık yüzünden birbirine giremedi mi hala ??? Aslını bilmeden ilk haber yapmak lazım malum. Aykut Hoca hizipçi değil mi yahuuu ?? Bütün takımı Oğuz ile birlikte karıştırırlardı. Stoch mutsuz değil miydi yahu ? Hocaya beni neden oynatmıyorsun diye hesap sormuyor mu hala ??? Özer zaten müzmin sakat saklıyor bizim uyanıklar. Gökhan Ünal mı ??? O alem yapıp duruyor hergün Ataşehir'de ya bilmiyor musunuz ?? Akmerkez'de basıldı ya. Caner desen adam Kendi gibi herşeyi pembe. Bekliyor tüm basın kız arkadaşından ayrılsında bizim senaryomuza geçelim diye. Gökhan desen kredi kartı borcu var kulüpten ek para istiyor devamlı. Selçuk Yunanlı sevgilisi ile geceleri gezer durur. Topuz hasta 8jk'lidir. Ama işte napsın çocuk geldi bir kere FB'ye oynuyor garibim.

Neredeyse Fener forması giyen herkes hakkında bir olumsuz haber çıkmış yakın zamanda. Basın bu kadar bizi birbirimize düşürmek için uğraşıyorken biz bu adamlara bunlara inanıp prim veriyoruz ya helal olsun alayımıza...

4 Ekim 2010 Pazartesi

Fenerbahçe : 3 Gençlerbirliği : 0

Öncelikle Mamadou ustaya saygılarımızı belirterek maç yazımıza başlayalım. Son senelerde forvetimizin kafa ile gol atıp üstüne bir de adam çalımlayarak 2.golü hazırlamasına alışık değiliz statta ecstasy etkisi yapıyor.

Maçla ilgili yazılacak fazla bir olay yok aslında. Çok güçsüz bir Gençlerbirliği iştahlı bir Fenerbahçe karşısındaydı. Sonuç zaten böyle bir birleşimde az çok belli oluyor. Niang ve Alex'in iştahlı oyunları GB için yetti de arttı bile. Beni mutlu eden olay artık Aykut Hoca'nın gereksiz Alex inatlaşmasından kurtulması oldu. Alex'siz Fenerbahçe gerçekten tuzsuz çorbaya benziyor. Artı Niang ve Dia'yı herhalde Kaptan'dan daha iyi besleyecek kimse yok şu anda takımda. O yüzden Aykut hoca'dan artık hepimizin beklentisi mevcut sistemi hızlandırarak oyun düzenimizi oturtması. Alex'in tempolu maçlarda yorulduğu zaman yerine ikame edecek zaten isimlerimiz mevcut Stoch-Özer gibi. O yüzden artık Alex'siz 11 sevdasını bu sene sonuna kadar rafa kaldırmamız lazım.

Son olarak Stoch konusuna değinmek istiyorum. Adam müthiş bir profosyonel. Sakatlığından sonra 11'i inanılmaz zorlayacak. Selçuk'un sakatlanması onun için yer açtı diyebiliriz. İç saha maçlarında Topuz büyük ihtimal ortada başlar ve kanada Stoch monte edilir. Ancak deplasmanda Aykut hoca ileride riskli 4 'lü Niang - Alex-Dia-Stoch'u oynatmaz. Birinin yerine koşan adam monte edilir. Burada kulübeye gelecek adam da büyük ihtimal Stoch olur.

Devre arası gene hareketli geçecek. Bilica'nın yollanması bildiğim kadarıyla düşünülmüyor ancak Cristian'ın son 15 gündür olan tavrı Aykut Hoca'yı bayağı kızdırmış. Kendisi ile Perşembe günü bir toplantı yapılacak. Eğer tavrında herhangi bir düzelme olmazsa Kasım ayında kendisi ile yollarımız ayrılabilir. Corintians ve Palmeiras'ın kendisi ile ilgilendiği biliniyor. Ancak ödediğimiz rakamı verebileceklerini sanmıyorum o yüzden büyük ihtimalle kiralık verilir eğer gidecekse. Ben  gene de orta yolun bulunup Cristian'ın takıma monte edileceğini düşünüyorum.

28 Eylül 2010 Salı

Kasımpaşa Maçı Ardından...

Öncelikle özürlerimi sunayım. Sağlık problemlerinden dolayı ay başından beri kılımı kıpırdatamıyorum ancak herşey yavaş yavaş düzelmeye başladı.

Dünkü maçın ardından yavaş yavaş kara bulutlar dağılmaya başladı camianın üstünden. Beklenen bir gelişmedi zira rakip uzak ara ligin en zayıf takımı. Ancak dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar var ki bunlar bence gelecek için bizlere nereye gidebilip nereye gidemeyeceğimiz açısından önemli ipuçları veriyor.

İlk olarak takımda Bilica ve Santos'un yeri olmadığının sinyali dün kesin olarak alındı. Santos için kesin dil kullanmamam lazım aslında ama maalesef Santos'ta ciddi bir iş disiplini eksiği var ve Aykut Hoca'nın ciddi derecede asabını bozuyor bu durum. Çok açık ve net bir bilgiyide sizinle paylaşayım. Bu şekilde devam ederse Santos piyasası varken devre arası elden çıkarılabilir. Bu duyum değil bilgidir. Sol bek için bir gurbetçi futbolcu ile ilgilenildiği ayrıca gene Fransa'dan bir ismin iki kere izletildiği haberini aldım. Santos'un değeri şu anda milli takımda oynaması sebebiyle yüksek. Bu formu ve kafa yapısı ile giderse zaten bu bahsettiğim kaçınılmaz son olucak. Bilica ise zaten bir daha kadroyu bile göremez bence. Adam daki kendine güven herkesi çıldırtacak artık. Ağır, hantal ve top oynamaktan çok sahada rakibi ile oynamaya konsantre oluyor. Üzgünüm ama benim için hiç bir zaman FB'nin topçusu değil.

Takımda bundan sonra Yobo, Caner ve Cristian'ı ilk on birde görebilirsiniz. Gençler kadrosunda büyük ihtimal sadece bahsettiğim bu 3 değişiklik olacak. En önemli gelişme bence takımla ilgili Emre konusunda. Emre formda ve istekliyse takım top oynuyor, yok adelelerine el atıyorsa biraz düşünüp bir B planı kurmakta fayda var.

Sene başından beri diyodum. Stoch + 2 oyuncusu olacak Dia ilk 11 diye. Aradaki farkı dün biraz olsun görmüştür herkes umarım. Stoch kesinlikle çok iyi oyuncu ancak biraz zamana ihtiyacı var. Dia'nın özellikleri kesinlikle şu anda takıma faydası açısından Stoch'tan kat kat önde. Zira yıllardır en büyük sorunumuz fuleli ve deparlı oyuncu eksiği idi. Dia'da ve Niang'ta bunlar fazlasıyla var. Artık defans oyuncusunun üstüne üstüne giden iki tane hızlı ve seri oyuncumuz var gözümüz aydın.

Santrafor konusunda hiç değinmeyeceğim. Adam zaten Fransa'da fenomendi Türkiye'de de fenomen olma yolunda hızlı bir şekilde ilerliyor.

Ve son ama en özel paragraf  BÜYÜK KAPTAN'A. Herkes eleştiriyor herkes hakkında bir şeyler söylüyor. Umarım dün Aykut Hoca Alex'in ne kadar özel bir futbolcu olduğunu görmüştür. Zira Alex'siz Fener gerçekten balkonsuz eve benziyor. Bırakın takımda bir kişi koşmasın. O işi Selçuk'tu, Cristian'dı, Topuz'du onlar yapsın. Zira onların ek özellikleri yok mücadele ederek belli yerlere geliyorlar. Ama Alex'e dokunma be hocam. O zevki doya doya yaşayalım. Her zaman aynı şeyi söylerim. " Güzel futbol özel oyuncular ile oynanır." Bu insanlar inan Caner'i, Topuz'u, Gökhan Ünal'ı izlemeye gelmiyor. Hepimiz Alex'i, Dia'yı, Gökhan'ı, Niang'ı izlemeye geliyoruz. Elindeki malzemeden en iyisini çıkar hocam. Çünkü bu taraftar bunu hakediyor.

2 Eylül 2010 Perşembe

Sıra sende Aykut Hoca....


Başkan dün yazmış, büyük bir değişim içindeyiz diye. Herkes tabii ki buna bayağı gülmüştür. Şahsen bende pek mantıklı bulmadım yazılanları. Sahada oynayan neredeyse geçen sene ile bire bir aynı takım ve biz sanki kabuk değiştirdiğimiz için eleniyoruz havası verilmiş. Sorunumuz belliydi. Takım sene başında "bana kalırsa" doğru idmanı yememişti. Zaten Rıdvan'ın 15 Eylül'den sonra takım iyi olur demesinin temel sebebide buydu. Aykut yakın dostu olduğu için idmanın dozajı yanlıştı diyemedi. Bence elenmemizin temel nedeni oyuncuların sene başı kampının etkisinden kurtulamayıp, 70.dk'larda oyundan kopması idi çünkü. Ancak her işte bir hayır var derler.

Genel olarak bakıldığında ben bir tek lige kanalize olmamızın çokta negatif bir olay olduğunu düşünmüyorum ben. Neticede genel olarak bakıldığında zaten en öncelik bu sene ligde şampiyon olmak olmalıydı. Baktığımızda çarşamba-cumartesi oynadığımız maçlarda yaşadığımız puan kayıpları, senelerdir en büyük problemimiz. Şimdi neler olacak ?

Öncelikle şunu söyleyeyim. Bende Aykut hoca'ya sonuna kadar inananlar arasındayım. Ben doğru insanı severim. Aykut Hocayı öyle ya da böyle neredeyse 8 yaşımdan beri tanıyorum. Ne derece zeki ve dürüst olduğundan adım kadar eminim. Oynatmaya çalıştığı futbol belki biz seyircileri öyle ahım şahım mest edecek türden değil. Neticede kendisi Carlos Alberto Parreira'dan ciddi derecede etkilenmiş bir insandır. O yüzden her zaman için topa sahip olmak temel prensibidir.

Kadromuz nasıl şekillenecek bu seneki en önemli soru sanırım. 6 yabancı sınırlaması bizim gibi iyi yabancılar barındıran takımlar için ciddi bir problem. Kale herhalde en sorunsuz bölgemiz. Volkan - Mert - Serkan. Volkan zaten mevkisinin en iyisi. Mert ile Serkan'da bugün her  takımının kalesinde direk oynayacak kapasitede. Defansta sağ kanatta alternatiflerimiz Gökhan - Okan - Bekir. Bekir artık kanattaki son alternatif. Şu anda okan yedek sağ bek. Türkiye kupasında bol şans bulacaktır. Ayrıca bazı maçlarda da Gökhan'ı istediğimiz gibi dinlendirebileceğiz. Defansın göbeği için Lugano - Yobo - Bilica - İlhan - Bekir gibi 5 alternatifimiz var. Burada da çok ciddi bir avantaj çünkü rotasyon sorunumuz olmayacak. Toplam 45 maç gibi bir maraton var elimizde. Çok ciddi sıkıntı yaşamayız bu bölgede de . Sol kanat benim açımdan sorunlu. Herkes ne kadar Santos için bekte iyi diyorsa da ben ne Santos'un ne Caner'in tam bir sol bek olduğuna  inanmıyorum. Bence ikisi de sol önde daha verimli oyuncular. Bu bölgemizde bana kalırsa ciddi sıkıntımız var.

Orta sahada ön libero olarak gene 4 alternatif var. Cristian  - Emre - Selçuk ve gerekirse Yobo. İnsanlar Cristian'ı pek beğenmezler ama ben tutuyorum bayağı. Takımla beraber onunsda performansı yükselecektir. Emre zaten takımın değişmezi. Alternatif olarakta Selçuk cebimizde duruyor. Sağ kanat bu sene Topuz'un olacak büyük ihtimalle. Zira yabancı sınırlaması Dia ile Stoch'u çok nadir maçlarda beraber sahada görmemize neden olacak. Solda Dia oynar çünkü bana göre oyun yapısı itibari ile daha bize uygun takımı ileri çıkaran tarzda bir oyuncu. Bu takımın en büyük eksikliği çalım atmak. Rakibi çalımlarsanız defanslar kaymak zorunda kalır. Kademe yaparkende sayısal olarak eksik kalan defanslar illaki bir yerinde açık verir ve poziyon verir. Bu yüzden ben Dia'yı Stoch'tan önde görüyorum sol tarafta. Topuz formsuzken , Caner ya da Uğur sol açığa geçip Dia'yı sağ kanada geçirebiliriz. Bence hocanın en büyük yanlışına geldi sıra. Colin Kazım. Bence artık bu meselenin gurur yapılmayıp çözülmesi gerekiyor. Kazım'ın bir an önce takıma kazandırılması ve en azından 18 kişilik kadroda yer alması lazım. Fizik olarak kuvvetli Ayağına hakim. Tamam disiplin sorunu ciddi bir eksik ancak bana göre Kazım öyle Önder gibi Volkan Babacan gibi bir kalemde silinecek bir oyuncu değil. Büyük bir hata olur Kazım'ın yollanması. Öyle ya da böyle. 10 dakika 15 dakika sahada olmalı Kazım.

Hucum hattında Alex - Özer gibi iki forvet arkamız ve tam tamına 4 forvetimiz var. Guiza elde kaldı malum. Ben herşeye rağmen zayıf bir takımla içeride yaptığımız maçta Guiza - Niang ikilisinin denenmesi taraftarıyım. Ben ne olursa olsun bu iki oyuncunun başarılı olacağını düşünüyorum. Semih her zaman elde tutulması gereken joker. Gökhan Ünal'ın hala FB'nin topçusu olmadığını düşünüyorum.

Sadede gelirsek. Aykut Hoca'nın kadroyu şu şekilde oluşturmasını bekliyorum.

Volkan --- Gökhan - Lugano - Yobo - Caner --- Cristian - Emre - Topuz - Dia --- Alex --- Niang

Yedekler : Mert (Serkan) - Bekir (ilhan) - Özer - Selçuk - Semih - Stoch - Santos

Guiza ile Bilica %90 çekirdek çıtlar bundan sonra Allah bir sakatlık vermezse. Fırsat buldukça Okan ve Gökay'ı 18'de göreceğiz orası kesin.

Aykut Hoca'ya düşen artık takımı ayağa kaldırması. Elinde ununda, yağında, şekerinde fazlası var. Bundan sonra herhangi bir mazereti olduğunu sanmıyorum. Ortaya çok iyi bir takım çıkaracağına da gönülden inanıyorum.

Transfer döneminde yaşanan bazı olayları da fırsat bulduğum bir anda yazacağım. Nerelerden nerelere gitmişiz kısa bir nostalji yaparız en kısa zamanda.

29 Ağustos 2010 Pazar

Okan Alkan

Aykut Hoca'nın en çok desteklediğim yanı bugün ortaya çıkacak. Okan ilk 11 de diye haber aldım çok mutlu oldum. İkinci Gökhan'ımız yolda.

26 Ağustos 2010 Perşembe

www.macyazilari.com

Çok keyifli bir site olmuş. Bence bir bakmanızda fayda var.

Emeği geçen arkadaşlara tebrikler...

24 Ağustos 2010 Salı

PAOK MAÇI ÖNCESİ

Pazartesi günkü mağlubiyetten sonra belki de sezonun kader maçına çıkıyoruz Perşembe akşamı. Sakatlıklar çok can sıkıyor. Aksilikler ardı ardına geldi bu sezon bu da Aykut Hoca'nın ciddi şanssızlığı oldu. Görünüşe göre Semih dışında bir eksiğimiz olmayacak. Dia'nın ise sakatlığının geçtiği ancak oynamaya hazır olmadığı belirtiliyor. Bilica bence kolu kopsa oynayacaktır. Kendisini sevmem etmem ama neticede iş fedakarlığa gelince hiç düşünmeden yapacak bir oyuncu bilica.

Maçın bence taktiği vs. konuşmaya bile gerek yok. Aykut Hoca'nın tek söyleyeceği çıkın ve kazanın olacaktır. Bu takım, fazlası ile bunu yapabilecek kapasitede. O yüzden x oynamalı y oynamalı diye hiç olaya girmeyeceğim.



Sonunda gülen tarafın biz olmamız dileği ile...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Trabzonspor : 3 Fenerbahçe : 2 ( Gene olmadı )

Dün akşam gene şanssız bir 90 dakika geçirdik. Temel olarak baktığımız da takım olarak çok ciddi bir sorun gözükmüyor ancak gene de yapılması gereken bir kaç radikal değişiklik var bence.

1 -) Andre Santos fazla kilolarını vermeden oynatılmamalı bence. Bunu golü kaçırdığı için yazmıyorum. Adamın hareket edecek dermanı yok. Baktığınızda hep arkaya adam kaçıran Santos oluyor; artı ofsayt taktiğinde inanılmaz derecede ağır kalıp, devamlı yok yere ofsaytı bozuyor.

2-) Duran topta oyuncu paylaşımı çalışılmalı. Dün akşam 55 metreden gelen şandel topta böyle bir kademe hatası yapmak Fenerbahçe takımına hiç yakışmadı. İlk olarak suçlu Lugano gibi gözüküyor ancak Lugano'nun da tekrarlarda Bilica'nın markajdan kaçırdığı adamı karşılamak için giderken kendi adamını demarke bıraktığı gözüküyor. Duran top organizasyonlarında ciddi bir konsantrasyon eksikliği var bu sene takımda. Rakipler her topa vururken, biz maalesef hepsini seyrediyoruz.

3-) Korner organizasyonlarımız felaket. Daum zamanında etkili olduğumuz kornerler bu sene şu ana kadar tam fiyasko. Acilen ofansif olarakta duran top çalışmamız lazım.

4-) Kimse boşa kaçmıyor. Takımdaki oyuncular maalesef senelerdir ağır tempoda oynadıkları için hareketli top almıyorlar tam tersine sırtlarına rakip defans oyuncusu alarak top istiyorlar. Bu da bize ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Aykut hoca'nın yaratmaya çalıştığı sistemde hep hareket var ancak maalesef şimdiye kadar takım bunu tam olarak ayak uyduramadı.

5-) Niang'ı kullanamamak. Dün gene bir çok boş koşu yaptı ancak önüne top atılamadı. Bu tür adamlardan verim almak istiyorsak, adamları beslemek lazım. Biraz daha bu konuda çalışmamız lazım keza adamın çok faydalı olacağı apaçık ortada.

6-) Aykut Hoca'nın kararsızlığı. Aykut hoca artık karar vermeli ve belli bir iskelet oturtmalı. Her oyuncu değişikliğinde takımdan 2-3 kişinin yeri değişiyor Takım bir anda çorba oluyor. Bence oyuncu değişikliklerinde daha net davranılmalı. X'i çıkardım Y sağ kanada Z ön liberoya, A forvet arkasına olmamalı.

7-) Cristian bu oyun düzeninde her daim oynamalı. Zira takımda en çok top kapan ve devamlı oyunu dikine açmayan adam o insanlar beğenmese de. Dün oyundan çıktıktan sonra takımın performansının nasıl düştüğünü gördük hep beraber.

Son olarak takımla ilgili belirtmek istediğim şey yedek kaleci olarak Mert'in kesin kalması gerektiği. Serkan Kırıntılı ancak üçüncü kaleci olur bu takıma.

Taktik analiz olarak bakarsak Aykut Hoca'nın uzun dönemde bu işi başaracağına yürekten inanıyorum. Ancak kenarda bence biraz daha kendine güvenli durmalı. Hep düşünceli tavrı ben oyuncu olsam beni rahatsız eder. Ama ne olursa olsun Aykut Hoca yıllar sonra bu taraftarın istediği ve özlediği takımı kuracaktır. Destek olmamız yeter.