27 Kasım 2010 Cumartesi

İBB : 0 FENERBAHÇE : 1 (Şans bizimleydi)

Maça rüzgarın tersine başlayınca açıkça biraz korkmuştum. Malum Olimpiyat Köy Stadın da rüzgarı kim arkasına alırsa o avantaja sahip oluyor. Maça İBB hızlı başladı. İlk 10 dakikada  İbrahim Akın'ın üç tane şutu var kaleye. Tabii bu şutların çoğunda orta sahamızın hatası var. Neticede maç toplantısında kesin İBB'nin en önemli hucum silahının İbrahim'in uzaktan attığı şutlar ve yaptıkları verkaçlar olduğunu Aykut Hoca bahsetmiştir.. Takım aksadı şans yanımızdaydı Volkan 1 tane kritik topu çok iyi çıkardı. Diğer ikisi ise sıkıntı yaratmadı kalede. Tabii kornerden topun gelişine yaptığı vuruş kaleyi tutsa %90 tabelayı değiştirirdi. Umarım bu formunu devam ettirir zira sene sonunda büyük ihtimalle kadromuza katılacak kendisi. Çok yakından takip ediliyor.

15.dakikadan sonra oyun insiyatifini ele alan, ileride ciddi anlamda pres yapan, Saraçoğlu'nda oynuyor havasında bir Fenerbahçe vardı sahada. Her an rakibe basan, yerden başarılı paslarla hucuma çıkan, ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Burada Gökhan - Mehmet ikilisinin inanılmaz başarısını göz ardı etmemek lazım. Gökay için hafta arası ayrı bir yazı yazıcam zira yıllar sonra Okan Alkan ve Gökay'ı takımda görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Gökay sanki senelerdir takımda forma giyiyor o özgüvenle varını yoğunu sahada veriyor. Emre'nin yokluğunda gerçekten takıma inanılmaz bir katkı verdi. Böylece hem bir oyuncu kazandık hem de alt yapımızın aslında o kadar boş olmadığını görmüş olduk. Her zaman söylerim yıllardır nice değerler böyle kayboldu, umarım bundan sonra aynı hataları yaparak genç değerlerimizi kaybetmeyiz ki bunun olacağını hiç sanmıyorum zira Aylut Hoca takım için varını yoğunu mesai olarak veriyor. Size şöyle bir bilgi vereyim. Alt yapıdaki tüm oyuncuların performans raporu her hafta hocanın önüne konuyor. Zira kendisi mümkün olduğunca tüm alt yapı maçlarını izliyor. O yüzden bir iki sene içerisinde Fenerbahçe ilk 11'i içide Okan - Gökay - Recep - Beykan - Berk gibi isimleri görürseniz hiç şaşırmayın derim.

Golümüz için yorum yapmıycam zira Cristian konusunda görüşümü herkes biliyor. Bence böyle moralinin yüksek olduğunda iyi oynayan bir futbolcunun bence çok üstüne gidiliyor. Tamam her maç iyi performans sergilemiyor ancak bence kendisinden istenen görevi iyisiyle kötüsüyle yapmak için mücadele ediyor. Dikkat ettiyseniz burada defalarca Cristian'ı savundum ancak hiç bir zaman Santos için kılımı kıpırdatmadım. Santos belki Cristian'dan 10 kat kaliteli futbolcu ancak hiç bir zaman takım için savaşmıyor. Ben de bu yüzden hiç bir zaman herhangi bir yazı yazmak gereği hissetmedim. Ama Cristian için hiç bir zaman böyle bir şey söyleyemezsiniz. ( Antep maçındaki o 10 saniye hariç ) Orada da kendi kendine dırdırlanıyordu zira hata yapmıştı. Anlık bir kopma vardı. Yoksa ben kesinlikle mücadele etmiyor diyen herkesle sabaha kadar oturur tartışırım. Adam top çalmada takım lideri. Şurada çoğu insan yanılıyor. Hep geriye oynuyor eleştirisi. Ön libero garanti oynamak zorundadır. O yüzden risk almaz. Bunu herkes anlasın lütfen. Futbolda atılan gollerin %20 si neredeyse hucuma çıkarken kaptırılan toplarla yenir. O yüzden Cristian'ın ya da hiç bir ön liberonun riskli pas atma lüksü yoktur. O yüzden Cristian garanti pas kullanıyor mümkün olduğunca. Pazartesi günü Barcelona - R.Madrid maçı var. Barcelona ön liberosu Sergio Busquets'in kaç kez iki stoper ya da beke pas attığını saat 23:45'te buraya yazacağım. Ondan sonra hep beraber oturup tartışırız.

Gole dönersek şok bir pres yaptı Cristian ve iki kez topu kaparak sonunda Topuz'un harika pasında ( orta demeye dilim varmıyor ) klasik bir Alex golüyle skor avantajı yakaladık. Devreye kadar mükemmel bir baskı kurduk ve neredeyse maçı garanti altına alıyorduk. Zaman yetmedi, Rıdvan Dimen'ın deyimiyle Gonk çaldı ve boksör nefes aldı. İkinci yarıda gene orta saha mücadelesinde başarılıydık. Ne zaman 70.dakika olup değişiklikler yapıldı orada bence gene aynı psikolojik motif öne çıktı. Ofansif oyuncu çıkarıp defansif adam almak takıma skoru koruyun mesajı vermektir. BJK maçından sonra gene aynı hatayı yaptı Aykut Hoca. Bence oyuna Selçuk değil Semih girmeliydi ki bu takıma oyununuza devam edin anlamına gelseydi. Maalesef gene mesaj alındı, defansa çekilindi. Dia'nın bireysel yarattığı penaltı, Niang'ın kötü vuruşu ve İbrahim Akın'ın çok net kaçırdığı gol sonrası ilk kez 1 farkla öne geçtiğimiz bir maçta şans bizimleydi. Top kaleye girmedi ve şansımızında yardımıyla iyi oynadığımız bir maçı aldık.

Abdullah Avcı'nın yaptığı değişiklikleri gerçekten çok beğendim. Aykut Hoca'nın ise bence mantalitesini değiştirmesi lazım. Fenerbahçe skoru korumaya oynamamalı. Real Madrid'le oynamıyoruz ki defansif oyuncu sokuyoruz oyuna. Bence artık şu hamle stilini değiştirmeli. En büyük eksiğimiz bu diye düşünüyorum. Ama pozitif bir olayıda söylemeden geçemeyeceğim. Oyuna kenardan bu kez çok iyi müdahele etti. Takımı kenardan yönetmesi çok başarılı idi. Bu konuda ilk kez bu kadar etkili ve müdaheleci gördüm. Bence çok olumlu.

Son cümlem Caner'e. Maçın kasedini bir daha izleyip kendi özeleştirisini yapsın zira Allah bugün onu çok sevdi yoksa şu dakikalarda herkes tarafından topa tutuluyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder